Her akşam haberleri Fox TV’de Selçuk Tepeli’den takip ediyorum. İstisnasız her iç geçirişinin ardından usanmadan patronun halkın kendisi olduğunu hatırlatan şu ifadeyi kullanıyor “Patron sizsiniz!”
Beni dün kulüpten aradılar. Telefondaki hanımefendi Trabzonspor kulübünden aradığını söyledikten sonra: “Hizmetleriniz için teşekkür etmek için aradık.” dedi. Şaşırdım, “Ne hizmeti dedim?” Öyle ya, koskoca Trabzonspor kulübü beni hangi hizmetim için arayacaktı ki?
“Hizmetleriniz…” dedi telefondaki hanımefendi. “Bugüne kadar forma aldınız, maça geldiniz. Sahi maça gelmiş miydiniz?” dedi. Geçen sene iki maça gelmiştim.” “Peki, bundan sonra gelmeyi düşünür müsünüz?” dedi.
İftira 1 saat kala gelen bu küstah telefon, zaten sıkkın olan canımı iyice sıktı. Demek ben forma alması ve maça gelmesi gereken bir müşteriyim. “Hayır, gelmeyeceğim.” dedim. “Nedenini öğrenebilir miyim?” dedi çok daha anaç bir ses tonuyla. Kısa bir sessizlik oldu. “Ertuğrul Doğan başkan olduğu sürece kulübe kuruş para vermeyeceğim.” dedim.
Konjöktür; Özkan Sümer’i istifaya zorluyor, 3 Temmuz’un üstünü örtüyor, Ünal Karaman’a hesap soruyor, Ahmet Ağaoğlu’na tesisleri havaalanı için feda etmesi için baskı yapıyorsa o hâlde futbol kulüpleri de halkın takımı olmaktan çıkıp imtiyazlı kişilerin rant devşirdiği şirketlere dönmüş demektir.
Turgut Özal cumhurbaşkanlığı görevinin son zamanlarında “Ben gidiyorum ama küçük Özallar geliyor.” demişti. Siz aslolan Trabzonspor diye birilerinin rantına sermaye eklettikçe Trabzonspor’un zarar görmesi yetmezmiş gibi bir de ileride küçük Ertuğrul Doğanlarla uğraşmak zorunda kalırız.
Zaten ne gidilecek bir tribün ne de izlenecek bir futbol var.
Zannedersem bütün bunların sorumlusu da Hümanizma’dan bahseden Tolgahan Turan olsa gerek. Çünkü yine bir erkek grubunun topluca bir hanımefendiye tempolu bir şekilde sövmesinin ne kadar yanlış olduğunu söyleyenler aynı zamanda benim yazdıklarımın halk nezdinde nasıl karşılık bulmayacağını ve tez elden bu sevdadan vazgeçmem gerektiğini salık veriyorlar.
En iyisi mi siz Osmanlı’dan kalan bir alışkanlıkla şöyle okkalı bir “Eçhel Türkler” deyiverin de herkes rahat etsin.
Eminim ki Freud, ilk küfreden insanın aynı zamanda ilk medeni insan olduğunu söylerken böyle bir rezilliği meşrulaştırma arayışı içerisinde değildi.
Peki bunu kim düzeltecek? Her seferinde nasıl bu işten kârlı çıkarım diye düşünen Ahmet Nur Çebi mi yoksa ilkeli (!) yayın yapan televizyon kanalları mı? Passolig sjstemini getiren genç girişimci bugün Beşiktaş’ın sportif direktörü konumunda. Passolig, kulüplere avantadan gelir sağlamak için mi uygulamaya konuldu yoksa beceriksiz yöneticilerin beceriksizliklerini ört bas etmek için sesini çıkarmadığı tribün olaylarının önüne geçmek için mi?
Öte yandan sezon başında kulübü satılığa çıkardığını ilan eden Yüksel Yıldırım’ın Samsunspor’u 11 yıl aradan sonra Süper Lig’e yükseldi.
Bir Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğrencisi olarak Samsunspor’un Süper Lig’e yükselmesine çok sevindim.
Eğer kulüp ve şehir bütünleşmesi sağlanırsa Samsun kenti, Süper Lig’te bir futbol kulübünü ayakta tutabilecek güce sahip.
Gel gelelim şehrin yıllardır bu ânı beklemesine karşılık Yüksel Yıldırım, şampiyon olduklarını Ali Koç’tan öğrenmiş. Samsunspor’un şehirle daha çok bütünleşmesi gerektiğini apaçık ortadayken kulübüyle ve şehriyle bütünleşememiş bir başkan, sürdürülebilir bir yönetim anlayışı sergileyebilir mi?
Umarım kulübüne alıcı bulur.
Samsunspor’un büyük bir kulüp hâline gelebilmesi için Samsun’un ulaşım sorununun âcilen çözülmesi gerekiyor. Samsun, farklı illerden bünyesine kattığı ilçelerle büyümüş bir şehir. Şehrin çok büyük bir alana yayılması Samsun için yekpare bir kültürden bahsetmemizin önüne geçiyor. Tarım arazilerinin çokluğu ve ilçelerin yanal bir şekilde genişlemesi ilçe merkezleri arasındaki mesafeyi artırıyor. Üstüne ulaşımın pahalı ve ilçeler arasındaki ulaşımın hâlâ dolmuşlarla sağlanıyor olması taraftarların stada ve Samsunspor’a çekilmesindeki en büyük etken.
Tüm bunlara rağmen stadın şehrin çok uzak bir bölgesine ve iddialara göre çok da sağlam olmayan bir zemine inşa edilmiş olması, sorunun hangi anlayıştan kaynaklandığını gözler önüne sermektedir.
Bu zamana kadar yıldız oyuncuların üzerine kurulu, fuleli oyuncularla sorun çözmeye çalışan ama asıl sorunu göremeyen bir Samsunspor vardı. Hüseyin Eroğlu şimdilik ve bu seviyede sorunları çözmüş gibi görünüyor.
Şu da var ki bazen futbolcular da iyi teknik adamlar da bazı sorunları çözemezler.
“Patron sizsiniz.”