03.12. 2022 Trabzonspor: 1- 1 Hull City
07.12.2022 Trabzonspor: 2-2 Crystal Palace
10.12.2022 Trabzonspor: 1-1 Kasımpaşa
✍Türkiye’de oynanan futbol ile Avrupa futbolu arasında tarihî, ırkî, ulusal, coğrafî, sosyolojik ve siyasî nedenlerden dolayı bazı temel farklılıklar bulunmaktadır.
✍Türkiye’de hâlâ 90’lı yıllardan kalan kanat oyunu oynanmakta, takımlar sahaya yayılarak oynamayı tercih etmekte, geçişleri iyi yapmak bir takım için kritik önemde olmakta, bu da geniş alanlara sebebiyet vermektedir. Tüm sahayı parsellemeye çalışan takımlar doğru pozisyon alamamakta, böylelikle ligin sertlik derecesi de artmaktadır. Oyunun kanatlara çok fazla bağlı olması defansif ve ofansif bire birleri çok önemli hâle getirmektedir.
✍Kendi ligindeki takımları yenemeyen bir takımın, Avrupa’daki takımları yenmesini beklenemez çünkü Avrupa’daki takımlar, kendi liglerindeki takımları yenerek bu sahneye çıkmaktadır. Oysa bizim ligimizde her sene en iyi olan değil en az kötü olan, Avrupa bileti almaktadır. Dolayısıyla bir takımın oyun planı önce ligindeki takımları alt etmek üzerine olmalıdır. Direkt veya parça parça Avrupa futbolunu kopyalamak, uzun vadede belki bir şeyler kazandıracaksa da kısa ve orta vadede bir getirisi olmayacaktır.
✍Bizim sürdürülebilir başarı için başka liglerde tutunamayan oyuncularla Avrupa futbolunu kopye etmemiz doğru olmaz. Şayet bir öykünme söz konusu olabilecekse bile bu, Avrupa’da tutunamamış futbolcularla değil alt yapıdan yetişen genç dimağlarla olmalıdır.
✍Bugün Trabzonspor, güzel bir oyun vadediyor. 95-96, 04-05, 10-11’den sonra gerçekten bir şey yapmak isteyen bir Trabzonspor var. Belirli bir oyun planı var. Rakibe göre stratejileri var. Ama bu, bölüm bölüm ve çok yavaş gerçekleşiyor. Bunun ilk nedeni olarak Abdullah Avcı’yı görürüm. Avcı, çoğunluğun çalışmaya, kendini yenilemeye gerek duymadığı Türk futbolunda az çalışan, kendini yavaş değiştiren antrenörlerden. Bunda İBB ve Başakşehir dönemlerinin elbette etkisi var. Avcı; hiçbir baskının olmadığı, kimsenin ona karışmadığı bir kulüpte yıllarca kadrolu devlet memuru gibi çalıştı. Gerçek şu ki taraftarı olan bir kulüp, Avcı’nın oynatmak istediği oyuna onay vermezdi. Ama bir diğer gerçek şu ki Başakşehir bugün bir oyun kültürüne sahipse bu da Abdullah Avcı sayesinde.
✍Trabzonspor, Hull City karşısında %62 topa sahip olup 700 pas denemesinde bulunurken bunların 639’unda isabet sağlamış. Bu, pasın kalitesinin arttığının en önemli kanıtı. Bununla birlikte Trabzonspor, daha kompakt bir oyun sergiliyor. Birinci, ikinci ve üçüncü bölgedeki bağlantısızlık, ofans hattının hareketliliğiyle aşılmış gibi görünüyor. Ancak bu fizik kalitesiyle yalnızca Bakasetas, Bardhi, Abdülkadir alternatifinden oluşan merkez orta saha hattı bu hareketliliği ne kadar süre ve kaç maç sürdüreceğinin cevabı fazla değil. Siopis, Hamšik, Bakasetas üçlüsü oynadığında oyun kurma görevi ağırlıkla Hamšik’te olurken bu durumda ofansif katkısı yetersiz Siopis, takımın hücumda 1 kişi eksik kalmasına yol açıyor. Her ne kadar Siopis’in varlığı Hamšik’in daha fazla ileri çıkmasına neden olsa da Hamšik 35 yaşında. Bu yüzden Trabzonspor: a)Yeterince üretemiyor. b) Ürettiği skoru tutamıyor. Çünkü Hamšik, 60. dakikadan sonra oyundan düşüyor. Bu durumda Trabzonspor orta sahasında seneye Hamšik’le birlikte Siopis’in de olmayacağını tahmin edebiliriz. Tunahan Ergül ve Hakan Yeşil’den en az birinin on bire monte edilmesi gerektiğini düşünen biri olarak seneye iyi bir 8.5 numara haricinde orta sahaya transfer yapmaya da gerek yok.
✍Artık çok daha etkili pas yapan, gerektiğinde topa sahip olan, ön alandaki baskıyı iyi organize ederken muhtemel geçiş tehditlerine karşı 2. bölgede doğru alan parselleyen ve yine buna bağlı olarak savunma çizgisini doğru yerde kuran bir Trabzonspor var.
✍Bununla birlikte Trabzonspor, geniş alana yayılan rakiplerine karşı kanat oyuncularıyla içeri kat ederek, başka bir deyişle half-spacelere inerek, rakibini merkezde kümelenmeye zorlayacak. Sağ bek, sağ kanadı domine ederken sol tarafta muhtemelen Hamšik çizgiye inerek oyunun genişlemesini sağlayacak. Savunma hattı ise 3’lü bir şekilde orta saha çizgisine kadar gelecek. Trabzonspor, daha önce yaptığı gibi rakip yarı sahaya yerleşmeyi her zaman kısa paslarla yapmayacak. Kâh kanat oyuncuların driplingi, kâh atılan diyogonel bir top, kâh savunma arasına veya direkt Maxi Gomez’e atılacak bir uzun pas, Trabzonspor’un rakip yarı sahaya yerleşme stratejileri arasında olacak.
✍O hâlde iki soru sormamız gerekecek: 1. Trabzonspor’un sorunu neydi? 2. Bu takımdan umut var mı? Trabzonspor’da bir kere henüz form tutamamış çok sayıda oyuncu vardı. Bazı oyuncuların formu yerinde olsa da hem formsuz arkadaşları sebebiyle kötü bir görüntü veriyor hem de yoğun maç trafiği nedeniyle takıma uyum sağlamakta zorlanıyordu. Bazı oyuncuların Avcı’nın oynatmak istediği oyun için “oyun bilgisi” eksikliği vardı. Geçen sezondan beri bir türlü oturtulamayan iskeletin üzerine gelen ve giden oyuncuların yarattığı sirkülasyon da eklenince Trabzonspor, beklentilerin altında kaldı.
✍Demek ki istikrar sağlandığı takdirde takım da birbiriyle yeterince çalışırsa “başarılı” bir ekip olmak hiç de zor değil.
✍Gelelim, “Bu takımdan umut var mı?” sorusuna. Neden olmasın? Ligin kalitesi ortada. Ama bu oyun, aldatıcı olmamalı. Bu oyuncu grubuyla inişler ve çıkışlar elbette olacak. Buradaki en büyük kazanım, şampiyonluklardan ve kupalardan çok bir öğretiyi, bir oyun kültürünü Trabzonspor’a kazandırmaktır. Trabzonspor’da değişmesi gereken bir zihniyet var. Burada taraftar da teknik ekip de yönetim de kendini değiştirmeli.
✍Son birkaç haftada Uğurcan’ın oyun kurulumunda görev aldığını ve daha bilinçli pas tercihleri yaptığını görmüştük. Belli ki bu, antrenmanlarda çalışılmaya devam edilmiş. Çünkü Uğurcan’ın komple bir kaleci olmasındaki tek engel, orta mesafeli paslarının kalitesizliği.
✍İstisnasız hemen herkesin en çok dikkatini çeken isim, Ârif Boşluk oldu. Avcı, hazırlık maçı dahi olsa kolay kolay kimseye formayı ânında vermez. Ârif, fizik olarak oldukça hazır görünüyor. 3 maçta da yaşına göre oldukça olgun bir oyun sergiledi. O bölgede Eren gibi potansiyelli bir oyuncuyla rekabet edecek olması, iki oyuncunun da yararına olacaktır. Bunu yalnızca Ârif için değil bütün alt yapıdaki oyuncular için söylüyorum: İleride iyi bir futbolcu olmaması için bir sebep var mı?
✍Mental sorunlarından arınmış, eski imajına geri dönmüş ve kahraman olmaya çalışmaktan vazgeçmiş bir Hüseyin Türkmen. İlk oynamaya başladığında bütün hatalarına rağmen artılarının eksilerinden çok fazla olduğunu söylemiş ve yaşının çok genç olduğunu vurgulamıştım. Maalesef Trabzonspor’un o dönemki hocaları Hüseyin için doğru bir gelişim planı hazırlayamadı ve Hüseyin de 19-20 senesinden beri sürekli hedef tahtasına oturtuldu. Bu süreçte taraftarın olduğu kadar Hüseyin’in de suçu var. Kamp döneminde topla olan ilişkisini geliştirdiğini gözlemledim. Zaten onu eşsiz kılan bir çabukluk özelliği var. Eğer hamle yapmak için son ânı beklemekten vazgeçerse -ki bunun da işaretlerini gördüm- iyi bir savunma oyuncusu olabilir. Şu anlık sağ bek pozisyonunda ofansif katkısını yeterli bulamadım. Hüseyin’in sağ bek oynamasıyla ilgili görüşlerime şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
✍Sakatlığın yaradığı bir diğer isim Bruno Peres oldu. Peres, geçen sene biraz tercihlerden biraz da saha dışı sorunları nedeniyle çok durgun bir sağ bek profili çizmişti. Defansif aksiyonları iyi olmasına rağmen ofansif anlamda pek varlık gösteremiyordu. Ki geçen sene Peres’in Trabzonspor’da oynadığı oyun, Roma’da oynadığı oyunun 1/10’i kadar bile değildi.
✍Trezeguet, çok savruk bir oyuncu. Trabzonspor, onun bu savrukluğundan bugüne kadar kötü etkilendi ama bir oyun oturtulduğu takdirde bu savruluk, Trabzonspor oyununun rengi olacaktır. Bir sağ ayaklı oyuncu olarak zaman zaman sağda kanatta top alması, zaman zamansa soldan içeriye katetmesi, prese katılması ve taktiksel bağlılığı takdire şayandı.
✍Abdülkadir’in en önemli özelliği, ön alanda presteyken bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi. Geriden oyun kurmak isteyen takımlara karşı Abdullah Avcı’nın Ömür’le başlayacağını düşünüyorum. Karar verme, final pasları ve şut alanlarında kendini geliştirirse çok daha iyi yerlere gelebilir.
✍Naci de sahanın iyi isimlerindendi. Yalnızca savunma yapmayı öğrenmesi gerek. Oyun içinde zaman zaman git-geller yaşıyor. Trabzonspor’un oyunu tamamen rakip yarı sahaya yıktığı durumlarda Naci, önemli bir oyuncu olabilir. Kesinlikle çok iyi bir oyuncu ama oturmamış takımda oynayabilecek bir oyuncu değil. Oynamak için oynatılmaya ihtiyaç duyan bir oyuncu. Onun ve Trabzonspor’un talihsizliği, bu sene yaşanan sirkülasyon oldu.
✍Yeni dönemde oyunun sağ stoperden kurulacağını düşünürsek Gbamin’i sağ stoper olarak kullanmak çok mantıksız değil. Elbette mücadele gücü yüksek maçlarda Gbamin’in stoper oynaması hata olur. Ancak topa sahip olunan maçlarda veya anlarda Gbamin’i sağ stoper oynatmak, topun akışına hız kazandıracaktır. Gbamin, iyinin üstü diyebileceğimiz pas kalitesine sahip. O şekilde kullanılmaya devam ederse şaşırmam, yadırgamam da. Hem bu durumda üçüncü bölgeye gönderdiği isabetli pas sayısı düşük olan Vitor Hugo ve bu sebepten top almak için 20-30 metre geriye gelmek zorunda kalan Hamšik de biraz rahatlamış olur.
✍Umut Bozok’ta henüz bir sinyal yok. Kerem’in fizik eksikliği göze çarpıyor. Taha Tepe, Uğurcan’ın arkasında çok iyi bir kaleci olacağa benziyor. Taha’yı orijinal mevkisinde görmediğimiz için yorum yapmamız doğru olmaz ama topu oyuna sokmakta hâlâ problem yaşıyor.
✍Trabzonspor yedek kulübesi anlamında hâlâ sorun yaşıyor. Bazı futbolcular, gerçekten Trabzonspor seviyesinde değil. Formsuz oyuncu sayısı çok fazla. Takımın bir iskeleti oluşturulamıyor. Özellikle 8.5 ve kanat bölgelerindeki eksikler takımın canını çok fazla yakıyor. Devşirme oyunculardan her zaman verim alabilmek mümkün değil. Kâğıt üzerinde bazı mevkilerde yığılma var gibi görünse de formsuz ve sürekli sakat oyuncular, bütün planları alt üst ediyor. Trabzonspor, bonservis ödeyerek bu oyuncuları yedek kulübesinde oturtacak lükse sahip değil.
✍Ama söylediğim gibi Abdullah Avcı, az çalışan teknik adamlardan. Yarın öbür gün Trabzonspor’un rastgele başarılar elde eden, bir oyuncunun üzerine kurulu bir kasaba takımı olmasını istemiyorsak bu oyuna sahip çıkmamız gerekir. Çünkü Trabzonspor, tarihinde ikinci defa büyük takım hüviyetine bürünmüş durumda.
✍Bu durumda birilerinin acele etmesine gerek yok. Abdullah Avcı da eninde sonunda miadını dolduracak. Ancak o miadını doldurduktan sonra elini kolunu sallayan Trabzonspor’a antrenör olamayacak.