✍Türkiye, genç oyuncuların gelişimi için uygun bir ülke değil. Rakiplerinizin Zaha’yı, Tadič’i, Rebič’i transfer ettiği yerde sizin savunmanın sağında 18 yaşındaki Ali Şahin’i oynatmanız şampiyonluk iddianızın olmadığının baştan göstergesidir.
✍Peki nedir bu şampiyonluk hırsı? Primi 1 milyon euro bile etmeyen bir ligi birinci tamamlamak, şehrin bir çocuğuna hayat vermekten daha mı önemli sanki? Bunu yöneticiler söyleyemez, Albayrakların kanalında çalışan memurlar ima bile edemez, Cem Dizdar ayrıldıktan sonra TRT Spor’un zaten bir şeyi kalmadı: Trabzonspor, borcu 5 katrilyon olan iflas etmiş bir takımdır. Bundan sonra ayakta kalmasının tek yolu, oyuncu yetiştirmekten geçmektedir.
✍Trabzonspor, bir kere şampiyon olsun şehir rahatlar.. Gerisi de gelir demiştik… Türkiye’de şampiyon olmak, abartılacak bir şey değil. Çünkü burada en güçlü değil en az güçsüz şampiyon oluyor. Mümkün olduğu kadar az hata yaparak şampiyon olabilmek mümkün. Türkiye’de şampiyon olmayı abarttığınız ölçüde şampiyonluğu elde edemezsinkz. Fenerbahçe’nin 10 yıldır şampiyon olamamasının nedeni budur. Trabzonspor’un yıllarca şampiyon olamamasının nedeni de budur.
✍Türkiye, genç oyuncuların gelişimi için uygun bir yer değil, dedik de acaba bir oyuncunun gelişimi için uygun bir yer mi? Türk antrenörlerin alâmet-i farikası ne mesela? Yurt dışına yolladığımız oyuncular neden yurda dönüş yapmak istiyorlar acaba? Alt yapıdan üst yapıya kadar bir öğretici sorunuyla karşı karşıyayız.
✍O hâlde en büyük görev biz bağımsız spor yazarlarına düşüyor. Toplumu, yetiştirici olarak da yarışmacı olabileceğimize inandırmamız gerekiyor. Eksiklerimiz elbette olacaktır ancak bize düşen bu eksikleri gidermeye çalışmaktır.
✍Trabzonspor’un en ciddi sınavı, AEK ile oynadığı maçtı ki bu maçta Trabzonspor’un ne kadar kötü bir cevap kâğıdı verdiğini hepimiz gördük. Aslında AEK maçı, Trabzonspor’un kâğıt üstünde en iyi 11’inin ne kadar kötü ve yetersiz olduğunu gösterdi.
✍Kaleci mevkisi ile ilgili düşüncelerimizi bir önceki yazımızda belirtmiştik. Uğurcan’ın da sezona kötü bir başlangıç yaptığı söylenemez. Taha’nın yetenekli olduğuna şüphe yok. Ancak kısa boylu bir kaleci olarak Taha’nın bir sezon bir kaleyi emanet alıp alamayacağını süreç gösterecek. Kısa boylu kalecilerin daha esnek olmaları gerekmesi sebeiyle sakatlanmaya daha yatkın oldukları bilinen bir gerçektir. Bunun yanında Taha’nın özellikle altı pas ama ceza sahasında hava topu hâkimiyetini sağlarken çıkışlarında hem uzun kalecilere göre çok daha iyi pozisyon bilgisine sahip olması gerekiyor. Kısa boylu kalecilerin sakatlığa teşne olmasının bir diğer nedeni de hava toplarında ayağının hafif eğik bir şekilde düşmesidir. Kalecilerin oyunun en zayıf oyuncusu olduğu düşünüldüğünde elit seviyeye çıkacak kısa boylu bir kalecinin uzun boylu kalecilere göre bu hususlara çok daha dikkat etmesi gerekmektedir. Taha’nın ilk gençlik döneminde yaşadığı sakatlığı ve kariyerine olumsuz etkisini de hesaba kattığımızda bu dediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır. Onuralp’in mesela ciddi bir boy avantajı var. Onurlalp, kendi yaş gruplarında düzenli şekilde millî olan da bir oyuncu. Onunla ilgili de olumlu haberler geliyor. Bu da düzenli şekilde millî olan bir oyuncu için şaşılacak şey olmasa gerek. Onun gelişimini de yakından takip edeceğim.
✍Mehmet Aydın transferini biraz da Serkan Asan’ın ekstra işler yapmamasına bağlıyorum. Serkan sanki fazla garantici oynuyor gibi. Bunda Avcı döneminden kalan bir alışkanlığın da sakatlık sonrası dönüşünün getirdiği tedirginlik de olabilir. Larsen, iyi bir profesyonel. Elinden geldiğince mevkisinin gerekliliklerini yerinen getirecektir. Ancak Bjeliča’nın talepleri Larsen’in ilerleyen yaşı ve istikrarsızlığı düşünüldüğünde o mevkiye iyi bir alternatif gerektiğini gösteriyor. Ancak bu sezon Larsen’in ortalamın biraz üzerinde bir performans göstereceğine dair şüphem yok. Çünkü orada Kourbelis’in varlığı beklere özgürlük veriyor. Aynı şekilde Eren’in de çok daha dengeli bir beke dönüştüğünü görebiliriz. Şaşırtıcı bir şekilde 1461 maçında Ârif’i sol stoper olarak izledik. Her ne kadar 1461, ofansif anlamda kısır bir görüntü verse de Ârif’in sol stoper ve Eren’in ofansif sol bek performansı hiç de fena değildi. Denswill’in en azından blok kıran pasları ve üçüncü bölgeye isabetli pasları onu cazip hâle getirirken Benkovič’in tam anlamıyla hazır olabilmesi için sezon yeterli gekecek mi, emin değilim. Fernandes’in ne zaman döneceğinin belli olmadığı bir ortamda Trabzonspor’un elindeki en iyi stoper Hüseyin Türkmen. Hüseyin Türkmen’in Da Silva olanını 7-8 milyon eurodan aşağı Türkiye’ye getirmeniz mümkün değil. Onun da tekrar eden sakatlanmaları, özellikle üst vücudunun fazla gelişmemiş oluşu, çok erken yaşta formayı almasından dolayı yeterince ve sağlıklı yatırım almamış oluşu, asla çözülemeyen ve bence anlaşılmayan mental problemleri bir yanda öylece duruyor. Bu görüntüsüyle Hüseyin Türkmen hem iyi hem de kötü anlamda patlamaya hazır bir bomba. Umarım Hüseyin Türkmen’de yapılan hata, Ali Şahin Yılmaz’da tekrarlanmaz. Bu sene Ali Şahin’in yeterince süre alması şart. Çünkü futbolcu, gelişime açık olduğunu gösteriyor. Trabzonspor, Ali
✍Kourbelis, takımın tam olarak geçen sene ihtiyacı olan oyuncuydu. Doğucan ise hâlâ mental olarak Trabzonspor seviyesine çıkabilmiş değil. Bir kere duruş bozukluğu var. Bu açıdan duran bir oyuncunun pas alabilmesi de pas verebilmesi de mümkün değil. Dolayısıyla Doğucan’ın çalışmaktan başka büyük problemleri var. Şu an için iyi bir yedek midir, evet! Ama bu durgunlukla nereye varacak, bilemem.
✍Takımın yeni 8 numarası Enis Bardhi’nin forma için mücadele etmekten başka şansı yok. Çünkü Bardhi’nin bundan sonra Trabzonspor’dan başka şansı yok. Profil olarak Abdülkadir’e çok yakın olması onun bahtsızlığı. Bu sene Barrdhi için çok daha iyi geçecek. Ki Bardhi, hiç de sıradan bir oyuncu olmadığını zaman zaman göstermişti geçen sezon. Bakasetas, her zamanki gibi sezona kötü başladı. İlerleyen haftalarda toparlayacaktır. Ben Baka’nın antrenman sevdiğini düşünmüyorum. Baka, kötü bir sporcu ve yalnızca iyi bir şutör. Üst seviyelere çıkamayacak oluşunun nedeni de bu. Vücut olarak da sakatlık dönüşlerine iyi cevap veremiyor. Trabzonspor, bunu tolere edebilecek bir kulüp. Bu yüzden iki taraf için de hayırlı bir birliktelik bu.
✍En az Abdülkadir kadar benim de içimde kalmıştır Manchester City’nin 27 milyon €’luk teklifi. Abdülkadir, kafasını gerçekten futbola verdiğinde oldukça öğrenmeye açık birisi de. Sosa’nın ve Hamšik’in yanında geçirdiği zaman onun vücut diline muhteşem yansımış. Vücut diliyle ben bu takımın lideriyim diyor. Takımın en hazır oyuncusu Abdülkadir. Eğer şutlarını biraz daha geliştirebilirse bu sezona damga vurması işten bile değil.
✍Visča’nın bu tempoyu uzun süre götürebileceğine inanmıyorum. Visča hiçbir zaman istikrarlı bir oyuncu olmadı. Teklič’in takıma adaptasyonu ise zaman alacaktır. Orsič’in sakatlığı bütün planları alt üst etti. Trezegeut, her zamanki Trezeguet işte. Ne zaman şut vuracağı, ne zaman pas atacağı belli değil. Nwakaeme, kafasını kaldırıp kafasının dikine giderdi; Trezeguet ise kafasını yere gömüp gidebildiği yere kadar gitmek istiyor. Pas, onun için en son tercih. Avcı, ona istediği serbestliği tanıyordu. Sanırım Bjeliča da onu başlarda biraz yontmaya çalışacak, olmadığını anlayınca skor almaya bakacak. Afrika Kupası, onun sezonun ilk bölümündeki performansına olumlu yansıyacajtır. Ancak Orsič’in yokluğunda o bölgeye bir transfer gerekecek.
✍Santrfor pozisyonundaki üç oyuncumuza da ben şahsen kefilim. Maxi’nin gole çok da uzak bir oyuncu olmadığını ilk etap kampı hazırlık maçları ile ilgili yazımda anlatmıştım. Bununla birlikte Enis Destan’ın da ciddi süreler alabileceğini iddia ediyorum. Enis zaten akranlarına göre fiziğiyle ön plana çıkan bir oyuncu. Bu sebepten Süper Lig’te birçok rakip takım stoperinin başına iş açabilir. Ben çok da Petkovič transferina razı değilim ama sonuçta takdiri hocaya bırakmak lazım.
✍Trabzonspor’un performansı, inişli çıkışlı olacaktır. Özellikle kendinden büyük takımlara karşı çok zorlanacak Trabzonspor. Ya çok iyi oynayacak ya çok kötü. Trabzonspor taraftarları bu sene ortalama bir Trabzonspor izleyemeyecek. Takım olma kuvvetlendikçe daha dengeli sonuçların geleceği muhakkak. Ama görünen o ki Trabzonspor’un ve Bjeliča’nın önünde daha çok yol var.
✍En çok gözüme çarpan nokta, duran toplardaki başarı oldu. Trabzonspor, uzun bir süredir duran topları etkili kullanamıyordu. Ceza sahasında çoğalma ve şiddetli koşuların artışı da kamp döneminde bir diğer dikkat çeken nokta. Hücum organizasyonlarında da belirgin bir artış var. Zaman zaman futbolcuların arasındaki uyum probleminin sahaya olumsuz yansıdığını görüyoruz. Bu, çok kötü bir görüntünün de ortaya çikmasına sebep oluyor. Ama çalıştığı takdirde bütün bu sorunların üstesinden geleceğinin de işaretlerini veriyor Trabzonspor…
✍Bütün bu olumlu ön görülerim Bjeliča için. Yoksa takımı çalıştıracak bir kimse bulamadığı için onu yalnızca 30 dakikalık bir görüşmeyle takımın başına getiren yönetimden hiçbir beklentim yok. Trabzon’da sıradan bir vatandaşı çevirin, Ertuğrul Doğan hangi alavere dalaverelerle başkan oldu deyin, olduğu gibi anlatır. Hiç değilse yönetimde futbol aklı olabilecek tek bir kişi olsaydı.. Hani göstermelik olsa ona da razıyım. Sayın başkan, iktidar olma hevesiyle tutuşadursun biz de burada Trabzonspor için mesaimizden artırıp bu yazıyı yazalım.
Adaletin bu mu dünya?