İlk düğmesi yanlış iliklenmiş bir hayatı yaşamaya çalışıyoruz.
Burada bir öngörüde bulunmak, bir şeyleri doğru tahmin edip “Bakın işte dediğimiz çıktı.” diyebilmek değil bizim çabamız.
Bizim yaptığımız şey, doğru sorular sorarak insanları, taraftarları, camiaları, teknik adamları… Kısacası futbolun bütün paydaşlarını düşünmeye davet etmek.
Biz “Bugünün teknik direktörü, çağının Dede Korkut’u olmalıdır.” dediğimizde teknik direktörün yönetim ile taraftar arasında arabulucu rolü görmesini kastetmiyorduk.
Önce Sergen Yalçın’ı, sonra Valerian İsmäel‘i, daha sonra Ceyhun Kazancı’yı yarı yolda bırakmış bir yönetimin ömrünün en fazla bu sezon sonuna kadar olacağını, ilk fırsatta da Şenol Güneş’ten kurtulup “proje” adı altında yabancı bir hocayla anlaşacağını tahmin etmek zor değildi.
Ancak tribünlerin Büyüekşi’ye yaptığı hakaret hem Çebi’nin hem de Şenol Güneş’in sonunu getirmiş oldu. Büyükekşi’nin, Çebi’ye salladığı parmak bir şeylerin sona gelindiğinin işaretiydi.
Büyükekşi, bu küfrün organize olduğunu düşünüyor. Ben buna ihtimal dahi vermiyorum. Çebi ile ilgili sosyal medyada birilerine para yedirdiği iddiaları çıkmıştı. İddialara göre üç İstanbul kulübü de sosyal medyada güçlü (?) olabilmek için birilerine para yediriyor. Ancak Çebi’nin birilerini tutup Büyükekşi’ye küfrettirmesi mümkün değil. Hem Çebi’nin böyle bir gücü yok hem de hiç Çebilik hareketler değil bunlar.
Başkanın Beşiktaşlılığı beni ilgilendirmez. Hangi takımı tuttuğunu da merak etmiyorum. Ancak hayatta en son isteyeceğim şey Çebi profilinde birinin Trabzonspor’da yöneticilik yapmasıdır. Nerede, ne zaman ve ne konuşacağını bilmeyen bir adam. Başkanlığı sürecinde bütün derdi, kendi iktidarını sağlamlaştırmak oldu. Değer üretmeye çalışmadı. Aksine değerlerini Beşiktaş’a küstürdü. Bencilce hareket etmekten geri durmadı.
Tek artısı borç ödemek olan başkan, yaptığı kötü yatırımlarla Beşiktaş’ı ileriye doğru daha çok borçlandırmaktan başka bir şey yapmadı.
Ve, dinsizin hakkından imansız geldi…
Şenol Güneş’e gelince.. Şenol Güneş’e gelince… Ona gelmemesini o kadar çok istiyorum ki! Yalnızca milletvekili adayı gibi o kadar esnaf ziyareti yapmasına değdi mi diye sormak istiyorum. İki kulübün de hocası varken bir gün Trabzon’da bir gün Beşiktaş’ta esnaf ziyaret etmeye değdi mi? Bugün sana yapılanlar hiç etik değil, kabul ama o gün senin yaptıkların etik miydi hocam? Aynısının onda biri sana yapılsa ortalığı ayağa kaldırmaz mıydın hocam?
Özkan Sümer’e yıllar sonra yaptırdığı bazı yanlış uygulamalar sorulduğunda “O zamanlar bilim mi vardı, bilgi mi vardı da biz öğrenmedik” diye cevap verirdi.
Şimdi hepsi var da ne oluyor sanki!