Kayseri: 0-2 Gaziantep
İki takımın da nasıl aynı ligde mücadele ettiğine hâlâ hayret ediyorum. Birincisi Antep, sezon başı kampında hiçbir şey yapmamış. İkincisi kurtarıcı diye getirilen Šumudica’nın da bir şey yapacağı yok. İki sezon üst üste çalıştırdığı takımı küme düşüren bir hocayı hangi futbol aklı düşeceği neredeyse garanti olan bir takımın başına getiriyor, bunu da anlamış değilim. Üçüncüsü şehir ile yapay bir takım olan Gaziantep FK arasında zaten hiçbir bağ yoktu, görüyorum ki azıcık bir şey vardıysa o da gitmiş. Şimdi her ne kadar bazı şeyler düzeltilmeye çalışılsa da fayda etmiyor. Gaziantep yıllardır boş tribünlere oynuyor. Geçen hafta Galatasaray maçında tribünlerde sarı kırmızı renklerden kırmızı siyah renkleri seçmek neredeyse imkânsızdı. Burada Gazianteplilere de kızamazsın. Gaziantepspor soyup soğana çevrilince şehir de İstanbul takımlarına kaymış oldu. Zaten birkaç şehir hariç Anadolu’da kuvvetli bir takım kent ilişkisi bulmak zordur. Olan bağ da çok zayıftır ki en ufak bir sportif başarısızlıkta kopuverir. Yine de enseyi karartmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Evet takım belki çok kötü hazırlanmış ancak Süper Lig’e göre iyi bir kadroya sahip Gaziantep. Ancak takım olgusunun yerle bir olmuş olması ve muhtemelen de tamir edilmesi imkânsız bazı yanlışlar Gaziantep’i küme düşürecek gibi görünüyor.
Diğer tarafta hangi akla hizmetse Yalçın Koşukavak ile bir yapılanmaya gidenama yapılanmaya gittiği hocasını 4 hafta sonunda kovan, kaliteli ancak kadrosunu plansız bir şekilde şişiren Kayserispor, bugün o günlerdeki har vurup harman savurmalarının cezasını çekiyor. Dövizin 30 lirayı bulduğu, ülke ekonomisinin öngörülmesinin imkânsız olduğu bir dönemde Anadolu kulüpleri yabancı sınırı kotasını sonuna kadar kullanıyor. Bir kere yabancı sınırının bir hak olarak görüldüğü bir ülkenin futbolunun gelişmesi söz konusu olamaz. Bakalım Stefan Kuntz’un gitmesi bu absürt komediyi sona erdirecek mi? Biz Uluslar Ligi’nde C Ligi’ne iş bilmez milli takım hocalarıyla düştük ya mesela. Kayserispor bir futbolcusunu Barcelona’ya, bir futbolcusunu Fransa’ya yollayabiliyorsa bu bir madenin habercisidir. Öyleyse bu maden işlenebilirse Kayserispor daha birçok futbolcusunu yurt dışına yollayabilir ve Türk futboluna bir değer sunabilir. Antep maçında Kayserispor’un altyapıdan kaleci Bilal ile birlikte tam yedi oyuncusu kadrodaydı. Bunlardan ikisi sonradan oyuna dahil oldu ve bugün Kayserispor ligde namağlup ekiplerinden. Şimdi soruyorum, transfer yapmayarak, transfer yapacak yerde altyapıdan oyuncu ikame ederek Kayserispor zarar mı etmiştir yoksa kar mı etmiştir? Şehir takımlarının şehrin çocuklarına faydası olmayacaksa şehir takımı olmalarının ne anlamı vardır? Ancak hepimiz biliyoruz ki Kayserispor’un tahtası tamamen açılınca yine eskisi gibi har vurup harman savunmaya devam edecek. Oyun anlamında ise iki ekip adına da söylenecek çok fazla bir şey yok. Yalnızca Kayserispor’da Mame Thiam’ın daha sık santrafor pozisyonuna geçmesi ve bu sayede performansını yükselmesi göze çarpan bir detay olarak görünüyor. Muhtemelen bundan sonra da Thiam’ı bazen kanat bazen bazen santrfor olarak gezici bir pozisyonda görmemiz mümkün. Kayserispor’un gol yollarında en büyük tehdit Thiam olur. Takımın başında Recep Uçar olduğu sürece Kayserispor’un özellikle evinde kolay kolay pes etmeyecek bir takım olacağını umuyorum.
Konyaspor: 1-2 Rizespor
Elbette bu maçta Rize’nin geri dönüşü kendi yaptıkları kadar rakibin yapamadıklarıyla ilgili. Bir kere Konyaspor orta sahası çok zayıf. Süper Lig’de mücadele gücünden bu kadar yoksun bir orta sahayla bir hedef koyabilmek mümkün değil. Bununla birlikte geçen haftalarda da söylediğimiz gibi Konyaspor’da başı ile sonu arasında yani kaleden başlayarak hücum hattına kadar bir uyumsuzluk söz konusu. Kalecilerin ise hiç beğenmedim.
Konyaspor için iyi şeyler söylemek mümkün değil. Bu kötü gidişin Konya’nın klasik nadasa bırakma sezonu olduğunu düşünmüyorum çünkü futbolda böyle bir şey söz konusu değil. Konya yaptığı bir yatırımdan istediği faydayı alamadı bunun en büyük sebebi ise bu yatırımın yabancı futbolcular üzerine kuruluyor olmasıydı. 1922 Konyaspor gibi bir imkâna da sahip olup Konyaspor, Abdülkerim Bardakçı harici altyapısından kimi çıkarabildi? Türk futbolundaki istikrarsızlığın en büyük sebebinin İşte bu yabancı oyuncular üzerine kurulu yapılanma olduğunu düşünüyorum. Parası olan, kaynak bulabilen bir dönem iyi işler yapıyormuş gibi görünebiliyor. Ancak ufak bir sportif başarısızlıkta, işler istenildiği gibi gitmediğinde veya mali açıdan dar boğaza girildiğinde yapılan bütün iyi işler misliyle kötüye dönüyor. İşte Konyaspor bugün bunu yaşıyor. Birçok Anadolu kulübü geçmişte bunu yaşadı. Hepsi bir dönem Türk futboluna damga vurdu ancak bu, yalnızca bir dönem olarak kaldı. Bunun sonucunu Türk futbolu olarak hepimiz istikrarsızlık olarak çekiyoruz. Rizespor’un da sürdürülebilir bir başarı sağlayabilmesi için altyapıdan oyuncu çıkarmaya özen göstermesi gerekiyor yoksa atalarımızın da dediği gibi taşıma suyla değirmen dönmez. Rizesporun ayaklarının yeri sağlam basması gerek. Bu dönem Süper lig’de iyi işler yapabilirler. Hatta İlhan Palut gider bir başka teknik direktör gelir o da başarılı olabilir ancak bu başarıyı sürdürmek her zaman mümkün olmayabilir.
Pendikspor: 0-3 Adana Demirspor
İnsan Pendiksporu izleyince nasıl Süper lig’e kadar gelebilmiş diye hayret etmeden geçemiyor. Şimdi ben Pendikspor hakkında nasıl bir yorum yapabilirim? Diğer tarafta, gerçekten kaliteli bir santrfor almışken eski futbolcunun yeniden transfer edip takımın eksik bölgelerine takviye yapmayan bir Adana Demirspor var. İlerleyen haftalarda %100 eminim ki başkanın hakem açıklığı hakkındaki açıklamalarına ve ve artık görmesek eksikliğini hissedeceğimiz televizyon kırma sahnelerine tanık olacağız. Eğer Adana Demirspor kaliteli bir 6 numaraya ve bir sol iç oyuncusuna sahip olabilseydi Avrupa ligi gruplarında mücadele ediyor olabilirdi ama başkanın derdi Adana Demirspor’un başarılı olması değil. Belli ki paraya da doğmuş, Avrupa’dan gelecek parayı da umursamıyor. Ülke puanı desen yalnızca hamaset için kullanılan bir mesele. Avrupa’da ne kadar başarılı olursa olsun Balotelli’den daha iyi reklam olamazdı herhâlde. Pendikspor maçında Niang’ın ekstra performansını biraz da Balotelli locada başkanın yanında oturmasına bağlıyorum. Sonuçta Balotelli transferi forvet hattında bir rekabet sağlayacaktır ancak gol atabilmek için önce topu santrafora kadar taşımak gerekiyor. Ha dersiniz ki zaten elini kolunu sallayan Süper Lig’de bir şekilde geçiş hücumu yapabiliyor, çok fazla da bu işleri önemsemeye gerek yok.. Buna da saygı duyarım tabi.
Neden sol iç ve 6 numara transferi dedim? Pendikspor maça çıkabileceği en kötü taktikle çıktı. Geniş alan savunması, hızlı hücum, yarı sahada iyi yerleşme Adana Demirspor gibi tek planı hücum etmek olan bir takıma karşı çıkılabilecek en kötü taktik. Adana Demirspor beklerine uygulanacak adam adama savunma 8 numara pozisyonunda fazla zayıf kalan Emre Akbaba’ya gerekirse gölge pres ile Demirspor pekâlâ etkisiz hâle getirilebilirdi. Maalesef Osman Özkoylü ve ekibinin rakip analizi sınıfta kalmıştır.
Galatasaray: 4-2 Samsunspor
Sanırım Galatasaray ile ilgili bu sene ligde vasat performansa alışmamız gerekiyor. Organizasyon anlamında Galatasaray’ın çok zayıf olduğunu defalarca vurgulamıştım. Her ne kadar kadrosunun neredeyse tamamını korumuş ve bunun üstüne iyi oyuncular takviye edilmiş olsa da Galatasaray, geçen sene zayıf kalan organizasyonunu ileriye taşıyan adı. Santrforunuz çok formda ve santraforunuza topu bir şekilde ulaştırabiliyoruz kabul ancak böyle bir kadro kurup böyle vasat bir oyun ve organizasyona tamah edeceksek o zaman bu kadar para harcamamızın ne gereği var. Galatasaray, Samsunspor’u zaten her şekilde 4 golle yenerdi. Bu oyun Süper lig’de yeterli olabilir; bu kadro, sizi şampiyon yapabilir. Hatta göze hoş gelen futbol da oynatabilir. Ancak bu kadroyla Galatasaray, Avrupa’da nasıl bir başarı hedefliyor? Ben bu durumda Galatasaray’ın Avrupa macerasının hayal kırıklığı ile sonlanacağını düşünüyorum.
Samsunspor’a gelince… Zaman zaman güzel sinyaller verse de henüz tam anlamıyla takım kimliğini oturtabilmiş değil. Kadrosu çok yeterli mi, yapılan transferler çok iyi mi?İki soruya da gönül rahatlığıyla evet cevabını veremiyorum. Zaten 3 büyüklerin kadro kalitesi ve değeriyle kalan takımların kadro kalitesi ve değeri arasında çok büyük bir uçurum var. Yani bu kadar harcanan paraya Galatasaray’ın samsunspor’a 4 gol atması hiçbir anlam ifade etmez ancak samsunspor’dan 2 gol yemesi bazı büyük sorunların habercisi. Örneğin Galatasaray komple bir oyun oynamaya çalışsa Galatasaray hücum hattında savunma katkısı verecek kim var? Ben Galatasaray’ın en büyük probleminin işte bu savunma katkısı olacağını düşünüyorum. Üstelik bazı oyuncular kendilerinden beklenmesi gereken yan rolleri gerek yaş gerekse başka sebeplerden ötürü yerine getiremiyor. Her ne kadar Okan buruk ve ekibi bu yıldızlarla dolu kadroyu idare etme konusunda Türkiye standardının epey üzerinde olsa da Galatasaray’da ufak bir tökezlemede büyük sorunların meydana geleceği cümlenin malumu.
Fenerbahçe: 3-2 Antalyaspor
Aslında Galatasaray ile ilgili söylenecek pek çok şey Fenerbahçe için de söylenebilir. Ancak Fenerbahçe’nin böyle bir oyunu tercih ederek aldığı verim, Galatasaray’dan çok daha fazla çünkü Fenerbahçe direk sonucu odaklı bir oyun oynuyor. Galatasaray’ın yaptığı ise kulağını arka taraftan tutmaktan başka bir şey değil. Bugün Fenerbahçe’nin eksiği şudur diyemiyoruz çünkü Fenerbahçe’nin oyunu tamamen bireysel becerilere dayanan bir anlayışa sahip olduğu için Fenerbahçe maçlarını değerlendirirken ancak oyuncuların gününde olup olmamasına dikkat edebiliriz. Bunun önlemini de Fenerbahçe yedek kulübesini zengin tutarak almış durumda. Cengiz Ünder’in sakatlanarak oyundan çıktığı bir maçta yerine İrfan Can gibi bir oyuncunun girebilmesi, bugün birçok Avrupa takımı için bile muhteşem bir lüks. O yüzden İsmail kartal’ın bir şeylerden şikayet etmesini doğru bulmam. Bu saatten sonra İsmail kartal’ın kesinlikle mazeretlerin arkasına sığınmaması lazım. Gelelim işin başka bir boyutuna. Bu gözler Fenerbahçe’de ne milyon euroluk kadroları oynatamayan teknik direktörler gördü. Eğer böyle bir anlayış içerisinde Fenerbahçeliler memnunsa bizim için de herhangi bir problem yok demektir çünkü söyleyecek bir şey yok. Bence bu kadar tantanaya, bu kadar paraya rağmen Fenerbahçe hâlâ istenilen yerde değil. İstenilen tempolu oyun çok daha düşük maliyetlere oynanabilir. Yine de her sene Avrupa’ya ithal edebilecekleri en az bir oyuncu çıkartabiliyorlar. Maliyet kâr zarar hesabına bakıldığında Fenerbahçe bu durumda belki ancak masraflarının bir kısmını karşılayabilse de yine de bunu faydalı bir gelişme olarak kabul etmek en güzeli ve en doğrusu olacaktır.
Antalya cephesi içinse Antalya’nın ekonomik problemleri olduğundan bahsetmiştik. Dolayısıyla bu durumda Nuri Şahin’in işi çok daha kolaylaşıyor. Bu durumda Nuri Şahin her ne yaparsa yapsın başarılı sayılacaktır. Dolayısıyla Antalyaspor’da Nuri Şahin için bir konfor alanı oluşturuyor. Bu maçta Antalyaspor’un çok da iyi oynadığını düşünmüyorum. Antalyaspor’un attığı golleri Fenerbahçe’nin yapamadıklarıyla veya eksikleri ile değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Livaković’in henüz ilk maçına çıkmış olması ve ayrıca Fenerbahçe’de savunma ile orta saha bloğu arasındaki uyum problemi Antalyaspor’un 2 gol bulmasına sebep oldu. Bu tür maçlarda oyuncuları %100’ünü vermek için ikna etmek çok kolaydır. Antalyaspor da böyle bir mücadele geçirdi. Yoksa burada muhteşem bir teknik direktörü dokunuşu yok. Bu maçtaki performansa bakarak Antalyaspor’un ligin geri kalanında aynı tempo ve aynı hırsla da mücadele edeceğini iddia edemeyiz Antalyaspor bir değer üretmeyi düşünmedikçe böyle orta sıralarda gider gelir.
İstanbulspor: 0-2 Başakşehir
Ben her İstanbulspor maçından sonra Fatih tekke’yi övmekten bıktım ancak Fatih tekke İstanbulspor’da çalışmaktan bıkmadı. Geçen haftalarda Çağdaş Atan için yaptığım yorum Fatih tekke için de geçerli. Fatih Tekke şüphesiz ki İstanbulspor camiası için çok önemli ancak Fatih Tekke bu şartlar altında İstanbulspor’da çalışmaya devam ettikçe ileriye gitmez. Eğer Fatih Tekke bazı takıntılarından kurtulabilirse üst düzey bir antrenör olabilir ancak futbolculuğu zamanındaki gibi yeteneklerine ihanet ederse İstanbulspor gibi takımların kurtarıcısı rolünden daha ileriye gidemez. Kendince Çağdaş Atan’ın da bazı takıntıları vardı.nBaşakşehir’e geldiğinde Çağdaş Atan’ı bu komplekslerinden biraz daha sıyrılmış gördüm. Bunun sinyallerini Kayserispor’dayken verdiği için Çağdaş Atan’ın Kayserispor’dan daha yüksek kalibreli takımları çalıştırması gerektiğini düşünüyordum. Başakşehir bu maçta ilk yarı 4 5 1 ikinci yarı ise 3 1 4 2 şeklinde dizildi. Bu elbette rakibe göre bir dizilim olmakla birlikte biraz da oyunculardan en yüksek verimi almak için kurulmuş bir stratejiydi.
Burada şuna da değinmek istiyorum. Her zaman kazanan haklıdır mentalitesi ile bakarsak mesela bu maçta Çağdaş Atan’ın taktiksel esnekliğini görmezden gelme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. 89. dakikada Cemali’nin gelip aslında Volkan Babacan biraz daha geç kalsa maç beraberlikle sonuçlanabilirdi. O zaman Çağdaş Atan’ın hamlelerine yanlış mı diyecektik? Anlaşılan Başakşehirli yöneticiler Başakşehir’e eskisi kadar yatırım yapmıyor ancak yine de bu Çağdaş Atan için çok iyi bir fırsat olabilir? Burada başarılı olması halinde hayalini kurduğu takımlardan teklif alabilir.
Alanyaspor: 3-3 Kasımpaşa
Alanyaspor ligin kabuk değiştiren takımlarından biri. Ömer Erdoğan’la farklı bir futbol anlayışını deniyorlar. Geçen sene Alanyaspor’da görev yapan ve sıklıkla eleştiri alan Farioli bugün Nice’in başında PSG’yi yenebiliyor. Üstelik Nice de öyle hafife alınacak bir takım değil. Ancak Süper Lig’de teknik adam adamların genellikle bizi kandırdığını da unutmamak gerek. Bizim kendimizi kandırdığımız yerde de teknik adamların bizi kandırıyor oluşu oldukça doğal. Biz zaten kandırılmak istiyoruz. Yıllarca efsane denilen teknik direktörler bizleri kandırmadı mı? Alanyaspor santrforlarından da verim almaya başladığı zaman ben Alanyaspor’un üst sıraları zorlamaya aday ilk takım olduğunu düşünüyorum. Bir kere yıllardan beri gelen bir istikrara sahipler ancak bu istikrarın kurumsallaşmış bir yönetimin değil kişilere bağlı olduğunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Üstelik Alanyaspor, her ne kadar ithal ettiği oyuncularla başarı yakalayabilmiş ve onlardan gelir elde edilmiş bir Anadolu kulübü olsa da ilçenin imkanlarının sınırlı oluşu ve Antalya’nın bir futbol kenti olmaması sebebiyle sürdürülebilirlik anlamında ciddi bir soru işaretine sahip. Ömer Erdoğan iyi bir teknik direktör, geleceği var. Sportif başarılarsa gelip geçicidir. Ligin bence en istikrarlı takımını sürdürülebilirlik adına yine de birçok soru işaretleri barındırması, Türk futbolunun bugünü ve geleceği hakkında da önemli bir fotoğraf sunmaktadır.
Kemal Özdeş Türk futbolunun isimsiz emekçilerinden biridir. Eğer Kasımpaşa buralara gelmişse bunda en büyük payda Kemal Özdeş’indir. Kasımpaşa’nın geçen hafta aldığı 5-1’lik mağlubiyetten sonra lige hazır olmadığı yönündeki eleştirilere katılmıyorum. Daha ilk 5 haftada 3 birden maç çevirebilmek kolay değildir. Bu yüzden Kemal Özdeş’i böyle dirençli bir takım oluşturabildiği için tebrik etmek gerekir. Kasımpaşa az da olsa altyapısından çıkan oyuncuları oynatabildiği ve başka altyapılarda veya takımlarda forma bulamayan genç oyunculara fırsat verip bir değer sunabildiği için Türk futbolunun aslında güzide kulüplerinden biridir ancak kasımpaşa’yı yönetenlerin bazen abuk subuk tavırlar sergilemesi, her zaman kulüple ilgilenecek vakitlerinin olmaması sebebiyle Kasımpaşa ligin en istikrarsız kulüpleri arasında görülüyor. Tüm bunlar gerek kasımpaşalılar gerekse Türk futbolunun adına çok üzücü.
Trabzonspor: 3-0 Beşiktaş
Her maça aynı taktik dizilişle aynı oyuncularla çıkan Şenol Güneş ile her maç farklı bir şey deneyen Bjeliča arasındaki maçı elbette Bjeliča kazanacaktı. Hocanın özgeçmişini bilmeyenler farkında olmayabilir ama Bjeliča gibi bir teknik direktöre sahip olmak Trabzonspor için çok büyük bir şans. Bjeliča’yı gerçekten ileriki yıllarda elit teknik direktörler arasında görmememiz için hiçbir sebep yok. Dinamo Zagreb’den sonra biraz sert bir düşüş yaşadı ancak Trabzonspor’un onun için de doğru adres olduğunu düşünüyorum. Bugün Trabzonspor, Beşiktaş maçını o kadar eksiğe rağmen kazanabileceği en iyi şekilde kazandı. Hiç şüphesiz Beşiktaş, Trabzonspor’un topu kendisine bırakmasını ve bozucu bir oyun oynamasını beklemiyordu ve yine hiç şüphesiz Beşiktaş, Bjeliča’nın yeni transferlerden bu kadar iyi verim almasını da beklemiyordu. Her bakımdan süprizlerle dolu bir mücadele oldu. Bjeliča’nın Bardi’yi sol tarafta oynatmasına rağmen klasik kanat oyuncusu olarak konumlandırmaması ve Bakasetas’ı da sağ iç oynatarak hücumda 4 2 3 1 ile 4-3-3 arasında bir geçiş planlaması savunma da ise 442 şeklinde yayılması güzel bir detaydı. Bu taktiksel geçişle birlikte hem Bakasetas’ın hem de Enis Bardi’nin kariyer sezonlarını yaşayacaklarını düşünüyorum. Bununla birlikte hocanın Trezeguet’ye serbestlik tanıması bir başka önemli ayrıntı olarak dikkatimi çekti. Bjeliča’nın yapıcı tavırları sayesinde Trabzonspor her oyuncudan verim alabilecek bir takım hâline geldi. Aslında senelerdir olması gereken de buydu.
Beşiktaş’a gelince bu oyunları ve kadro kaliteleri ile birlikte 3 kulvarda da yarışmaları pek mümkün değil. Beşiktaş’a tam anlamıyla bir durgunluk hakim. Tamamen Aboubakar’ın gol atmasına odaklı bireysel becerilere dayanan çok eski ve vasat bir oyun anlayışına sahip. Bunda bütün suçu Şenol Güneş’te aramak doğru değil bütünüyle Beşiktaş’ın kötü bir performans sergilediğini düşünüyorum. Önümüzde Afrika kupası var. İleride mutlaka sakatlıklar da olacaktır. Acaba yönetim ve teknik ekip buna nasıl bir çözüm üretmeyi düşünüyor? Şenol Güneş’in hücum oyuncularına dokunduğu yönündeki halk inanışı da yavaş yavaş son bulmaya başlıyor. Türk futbolunda bir devrin sona erdiğine şahit oluyoruz. Olanlar bundan ibaret.
Karagümrük: 0-0 Hatay
Alparslan Erdem’in en büyük başarısı kadroda önemli değişiklikler olmasına rağmen geçen sene Pirlo’nun oynattığı oyunu koruyabiliyor olması ancak bunun üstü yok. Yani yalnızca Pirlo’nun oynattığı oyun devam ediyor. Ben takımda henüz bir Alparslan Erdem dokunuşu göremedim. İleriki haftalarda özellikle hücum hattının da oturması ile birlikte Karagümrük daha çok pozisyona giren ve üreten bir takım hâline dönüşebilir. Hatay için ise kısıtlı olanaklara rağmen iyi bir iş çıkardığını söylemek mümkün. Bu oyun, onların haydi haydi takımda kalmalarına müsaade edecektir. Artık gerisini elinde imkân olmasına rağmen ihtiyacına uygun oyuncu transferi yapamayan kulüpler düşünsün.
Sivasspor: 1-3 Ankaragücü
Sivas’ta Servet hoca güya Sivas’a modern futbol oynatmaya çalışıyor. Bunun tamamen kendi reklamını yapmak için olduğunu düşünüyorum. Madem modern futbol oynatmaya çalışıyorsun, o hâlde işe savunmadan başlaman gerekmez mi? Geçmişinde savunma oynayan bir hocanın bugün çalıştırdığı takımın savunma performansının bu kadar kötü olmasını hayretle izliyorum. Sivas da Ankaragücü de o kadar kötü savunma yapıyor ki normal şartlarda şu iki takımın da küme düşmeye ilk aday olması gerekir. İki takım da o kadar kolay geçiş fırsatı veriyor ki sağlam bir takım karşılarına çıksa darmaduman olmaları işten bile değil. Biraz milli aranın geçmesini bekledim ama ne Sivas’ın ne de Ankaragücü’nün savunma performansınınniyi bir yere gideceği yok. Yine Sivasspor’un yapmaya çalıştığı bir şey var ve bu belli oluyor. En azından bir oyun bulmuş kendine ancak Ankaragücü 5 hafta ve bir de milli ara geçmesine rağmen hâlâ kendine bir oyun bulabilmiş değil. Tolunay Kafkas sırf kendi aklındaki oyunu oynatabilmek için bazı oyuncuları hiç olmaması gereken rollerde kullanıyor ve buna da sanırım “taktik” adını veriyor.