Adana Demirspor’un bugün Avrupa kupalarına katılmada iddialı olmasında hiç süphesiz Montella’nın iletişim kabiliyeti büyük yer tutuyor. Teker teker bakıldığında yetenekli futbolculardan kurulmuş bu dar kadronun özellikle Belhanda ve Balotelli özelinde ciddi sorunları vardı. Kadro; tecrübeli, yaşlı ve temposunu kaybetmiş futbolcular ile üst seviye tecrübesi fazla olmayan, üstelik geç bir araya getirilmiş futbolculardan oluşuyordu. Tüm bu futbolcuların birbirini asla tamamlamayan parçalar olması, Adana Demirspor adına sıkıntılı geçecek bir sürecin işaretini veriyordu.
Gelir gelmez sorunlara akılcı ve sağduyulu yaklaşan Montella’nın tesis ettiği huzur ve güven ortamı Tayyip, Samet ve Yunus gibi genç oyuncuların performansının yükselmesine sebep olurken Gökhan İnler, Balotelli, Assombalonga gibi temposunu kaybetmiş futbolcuların yeniden yükselişe geçmesine sebep oluyordu.
Montella’nın oyun anlayışıyla ilgili konuşmak için erken olsa da onun rakibe göre plan yaptığını ancak topa sahip olmayı ve pas oyununu önemsediğini söyleyebiliriz. Ancak kendisinin gerek geriden oyun kurma, gerekse kısa paslarla alan açma konusunda takıntısı yok. Adana Demirspor gerektiğinde ataklarını henüz olgunlaştırmadan ikinci bölgeye hızla geçebiliyor. Tayyip ve Samet’in topu oyuna sokma becerisi istendik düzeyde olmasa da bu ikilinin oynadığı maçlarda bazen Gökhan’ın bazen Bjernason’un stoperlerin arasına girmesiyle beklerin ileri çıkıp uzun top alması sonucu atak geliştirildiğini de görüyoruz. Vargas’ın zaman zaman 8, Bjernason’un 10 numara oynamasıyla Balotelli sahte 9 rolü üstleniyor. Bu da uzun toplarla Bjernason’un savunma arkasına koşu yapmasına olanak sağlıyor. Adana Demirspor’un, özellikle savunmasını öne çıkaran takımlara karşı uzun topları etkili bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz.
Ancak Adana Demirspor’un oyun defoları da hayli fazla. Saha içinde henüz tam bir ekip olmaktan çok uzaklar. Sahaya yayılarak oynamaları ve bazı futbolcuların defansif katkılarının yetersiz oluşu, takım savunmasını verilerini oldukça aşağı çekiyor. Özelikle yedek kulübesi anlamında çok eksikler. Devre arasında Remy, Djokovič ve Erhun Öztümer takviyeleri yapılsa da özellikle Remy transferinin takıma bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Djokovič de yaşı sebebiyle Adana Demirspor için aranan kan olmaktan çok uzak.
Öte yandan Adana Demirspor, tüm bu kısıtlı imkânlara rağmen oyunu çok dengeli bir şekilde oynamak isteyen bir anlayışa sahip. Merkez hücumlarına önem vermesi, oyunu rakip yarı sahaya yıkarak oynamaya çalışması pozitif şeyler. Adana Demirspor’un iç sahada da dış sahada da benzer oyunu oynaması ise Montella’nın takımına büyük takım zihniyeti yerleşmek istediğinin göstergesi.
Dolayısıyla Trabzonspor, Adana Demirspor’u analiz ederken çok girift bir yapıyla karşı karşıya kalmadı. Maç öncesinde gerek Montella’nın gerekse Adana Demirspor’un neler yapabileceğini kestirmek oldukça kolaydı. Yukarıda bahsettiklerimizi bikdikten sonra Trabzonspor’un yapması gereken ilk şey, oyuncuların bireysel yeteneklerine önlem almak; ikincisiyse kendi oyun planını uygulayabilmekti.
Artık şampiyonluğunu daha fazla ertelemek istemeyen Trabzonspor, tüm riskleri almak zorundaydı. Trabzonspor, zaman zaman savunma çizgisini öne çıkardığında geriye dönüşleri iyi olan bir oyuncuyla yani Dorukhan’la oynamalıydı. Hem bu sayede merkez hücumlarında stoperin de öne çıkmasıyla Trabzonspor +1 olma şansını da yakalayabilecekti. Kouassi tercihiyse yine merkezi kalabalık tutmak ve ceza sahasında çoğalmayı sağlamak içindi. Siopis, orta sahanın direnci olurken Hamsik de ataklara yön verebilecekti.
Maç öncesinde Trabzonspor’un oyuna nasıl başlayacağı tam bir muamma olsa da genel beklenti, deplasman takımının oyuna kontrollü başlayacak olmasıydı. Ancak oyuna pozisyon bularak başlayan taraf, Trabzonspor oldu. Geriden oyun kurulumunda Delì’nin üst üste yaptığı 3 hatayla birlikte Trabzonspor’a etkili başladığı maçı koparabilme şansı geldi. Abdülkadir, kötü bir penaltı vuruşu yapsa da Bruno Peres’in penaltısı golü getirdi. 0-1.
Montella’nın bütün planının geriden oyun kurulumunda Trabzonspor’u üçüncü bölgede hafif, ikinci bölgede şiddetli bir şekilde karşılamak, Abdülkadir Ömür’ü kitleyerek Trabzonspor’un 2 ve 3. bölgeler arasındaki bağlantı sorunundan faydalanmak olduğunu düşünüyorum. Erken golün getirdiği şoktan bir türlü çıkamayan Adana Demirspor, ilk bölümde Trabzonspor’un topla oynamasına müsaade etmek zorunda kaldı. Derken ikinci bölgede elini kolunu sallayarak dolaşan Trabzonspor orta sahası, oyunu tam anlamıyla domine ettiği bu dakikalarda Hamšik’in ara pasıyla hareketlenen Visča’nın ortasında Cornelius’un kafa vuruşu henüz 11. dakikada skoru 2-0’a getiriyordu.
2. golden sonra da maçın tek hâkimi olan Trabzonspor, oyunu istediği şekilde genişletip açıyor; topu, istediği yere yönlendiriyordu. Özellikle Dorukhan’ın hücumda +1 olmasının yanında savunmada hatasız oynaması, Bruno Peres’in de performansının yükselmesine sebep oluyordu. Adana Demirspor’un oyundan düşmesi, Trabzonspor’un 3. bölgeye geçişini kolaylaştırıyordu. Dakika 16’da çok iyi organize olan Trabzonspor’da Abdülkadir Ömür’ün zayıf şutu, kalecinin kucağına gidiyordu.
2-0’lık üstünlüğü ilk 20 dakika için yeterli bulan Abdullah Avcı, bu dakikalarda savunma çizgisini geri çekip tempoyu iyice düşürmek istedi. Adana Demirspor’un yavaş yavaş oyunun içine girmeye başlaması da bu sayede oldu. 28. dakikada Bruno Peres’in sakatlanması, Trabzonspor’u derin alan savunması yapmaya mecbur bıraktı. İlk yarının sonuna kadar birkaç cılız atak denemesi dışında kendi sahasından çıkamayan Trabzonspor, oyunun görünürdeki hakimiyetini de Adana Demirspor’a veriyordu.
Yalnız.. Trabzonspor’un merkezi kapatıp oyunu kanatlara yönlendirmesine Adana Demirspor bir çözüm bulamıyordu. Aslında maçı rakip yarı sahaya yıkmak, Montella’nın tam da istediği şeydi. Ancak alanı iyi savunan Trabzonspor, topla oynama yüzdesine göre rakibine fazla pozisyon vermemişti. Bu bölümde Uğurcan, uzun toplarla Cornelius’a oynasa da Trabzonspor savunmasının çok derinde kalması Trabzonspor’un atak geliştirmesine engel oldu. Yalnız Cornelius’un bu kadar önde olması Adana Demirspor’un hücumda stoperlerden yararlanmasını engellemiş, dolayısıyla takım boyunun uzamasına sebep olmuştu.
Dakikalar 43’ü gösterdiğinde Adana Demirspor %57 topla oynuyordu. Oyunun nereden nereye gittiğini anlama açısından dakika 11’de Adana Demirspor’un %43 topla oynayan taraf olduğunu söylememiz yeterli olacaktır. 42. dakikadan sonra oyundan iyice düşen Abdülkadir Ömür, sol iç pozisyonuna gelirken Hamšik, 10 numaraya geçti. Amaç, Hamšik’in tek topunda öne çıkmış ve dengesini kaybetmiş savunmanın arkasına top atmaktı. Hamšik’in ara pasında pozisyonu önceden sezen Tayyip Talha, Cornelius’un kaleciyle karşı karşıya kalmasına engel oldu. Benzer bir taktiği Avcı, Beşiktaş maçında da denetmiş ve Hamšik’in enfes pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Abdülkadir Ömür, Trabzonspor’un devreyi 1-0’lık üstünlükle bitirmesine sebep olmuştu.
İkinci yarıda Adana Demirspor’un oyunu daha çok rakip sahaya yıkacağı, buna karşılık Trabzonspor’un derin alan savunması yapıp tempoyu düşürmeye çalışacağı muhtemeldi. Oyundan düşen Abdülkadir Ömür yerine topu ileride tutabilecek Bakasetas, fizik olarak henüz hazır olmadığını gösteren Kouassi yerine de geniş alanları etkili kullanabilen Djaniny oyuna girdi. Oyunun Trabzonspor adına kontra atağa kovalamaya döneceği durumda Djaniny, çok doğru hamleydi. Montella ise sarı kartı da olan Delì’yi oyundan aldı.
İkinci yarı beklenildiği gibi tempoyla değil iki ekibin birbirini tartmasıyla başladı. Gole kadar Bakasetas ve Djaniny’i bir tehdit olarak kullanan Trabzonspor, Adana Demirspor’un oyuna girememesiyle oyunun gizil hakimiydi. Bu bölümde bireysel becerilerle gol bulmaya çalışan Adana Demirspor’a karşı karşı hızlı çıkma arayışındaki Trabzonspor’un beklenen golü Djaniny’den geldi. Özellikle Cornelius’un Djaniny’ye açtığı alan, verdiği akıl dolu pas doğru kurgulanmış bir organizasyonu gösteriyordu.
Skorun 3-0’a gelmesine rağmen Adana Demirspor’un maçtan kopmaması, Adana Demirspor için de seyir zevki açısından da önemliydi. Teknik direktörün oyuna müdahalesi, yedek kulübesinin imkânlarıyla sınırlıdır. Gerçek şu ki Adana Demirspor’un A planı, Trabonspor’un bulduğu çok erken golle bozulmuştu. Üstüne yenilen 2. gol, sonrasında Peres- Ahmetcan değişikliğiyle Trabzonspor’un tamamen derin alan savunmasına dönmesi de başka etkenlerdi.
Montella; oyuna ancak 70. dakikada Akintola- Erhun Öztümer, Rassoul- Alper Uludağ değişiklikleriyle müdahale edebildi.
Erhun Öztümer’e Bağcılar’dan Avrupa’ya transfer yapması hasebiyle büyük saygı duyuyorum. Eksiklikleri bulunmakla birlikte iyi bir 4-2-3-1 iç oyuncusu. Erhun’un girişi, merkezde 1 kişi fazla olmak anlamına gelirken Alper Uludağ da sol kanattan sık sık merkeze doğru topu sürdü. Burada Adana Demirspor Alper ile merkeze konumlanan oyuncular arasındaki bağlantıyı daha iyi kurabilse, pas ve şut tercihlerini daha iyi yapabilse maç dönebilirdi de.
Trabzonspor’un savunma kurgusundaki hata sonucu Vargas’ın güzel vuruşu sonucu gelen frikik golü sonrası Adana Demirspor hücumlarını artırmak, Trabzonspor ise savunmak zorunda kaldı. Sonuçta Trabzonspor için başlangıç planı bozulduğundan savunmaktan başka çare yoktu. Adana Demirspor ise doğru hamleleri yaptığında bu kırılgan takıma karşı skoru alabileceğini biliyordu. Hemen ardından gelen Assombalonga, Remy değişikliğiyle Montella, sezon başından beri sıkıntısını hissettiği ikinci ve üçüncü bölge arasındaki bağlantısızlığı gidermek istedi.
Elbette söylediğimin geçerli olacağı ve olmayacağı yerler vardır ancak hiçbir şekilde oyuna yeni giren (soğuk oyuncunun) penaltı atmasını doğru bulmuyorum. Üstelik Remy, iki senedir doğru dürüst idman görmemiş, maç oynamamış bir futbolcu. Remy kalitesinde bir santrfor, ceza sahası içinden reklam panolarına vurduğu pozisyonu da penaltıyı da gole çevirebilirdi. Ne yazık ki Remy, 36 yaşında ve 2 senedir…
Simon Delì’nin geriden oyun kurulumunda bir avantaj olduğu için tercih edildiğini söylemiştik. Dakika henüz 2 ve durduğu yer tamamen yanlış. Bu yanlış, başka iki hatayı daha getirecek ve Trabzonspor penaltı kazanacak.
Djaniny’nin indirdiği topta Cornelius, sırtı dönük servis yapıyor. Sol iç Hamšik, tekte Djaniny’yi görse de Djaniny, pozisyonu bitiremiyor. Hakem de ofsaytı veriyor. Djaniny, ofsaytı düşme ve karşı karşıyalarda başarısız olma sorunlarını çözerse uzun yıllar üst seviye oynayabilecek bir seviyeye sahip.
Bakasetas’ın sakladığı topta Djaniny’in önünde boş bir alan var ama sayısal üstünlük hâlâ Adana Demirspor’da. Cornelius’un oyunun geliştiği yönün aksine hareketlenişi, savunmanın kompakt durmasını engelliyor. Bu sayede Djaniny de önünde geniş bir hareket alanı buluyor. Teknik direktörün ve oyuncunun bir maça etkisi Cornelius ve Djaniny ortaklığı.
Bire birlerdeki etkisiyle topla ilerleyen Djaniny’nin topu Cornelius’a attığında Adana Demirspor savunmasının durumu. Boşalan alana çok iyi topu gönderen Cornelius’un pasında Djaniny kaleciyle karşı karşıya kalıyor.
Alper Uludağ ve Erhun Öztümer’in girişinden sonra oyunun sol tarafa yıkıldığını, buradan ileride Alper ve geride Vargas opsiyonlarıyla atak geliştirilmeye çalışındığını gördük. Alper’in kale sahası bölgesine girişini durduramayan Trabzonspor, serbest vuruşa sebebiyet veriyor. Vargas’ın temiz vuruşunda top, ağlarla buluşuyor.
Trabzonspor’un takım savunmasını maç boyunca çok iyi yaptığını ve rakibini sık sık orta ve şut attırmaya zorladığını da kaydetmeden geçmeyelim. Adana Demirspor, son çare olarak şut atmak istemiş olacak ki 60 dakika baskın oynadığı maçta yalnızca 16 şut atıp bunlardan 3 isabet sağlayabilmiş. Buna karşılık 24 orta atarken 6’sında isabet bulabilmiş. Şut ve orta çaresizliktendir, der Cem Dizdar.
Öte yandan çok daha verimli bir oyunu tercih eden Trabzonspor, 11 şut atıp 6 isabet bulabilmiş. 7 kez orta açma denemsinde bulunurken bunlardan 4 isabet sağlayabilmiş.
Trabzonspor, sezon başından beri organizasyon problemini çözememişti.
Trabzonspor’un ilk kez, geliştirdiği ataklarda doğru tercihler, doğru koşular yaptığını gördük.
Bunun kısa yoldan çözümünün içeriye daha çok giren bir kanat forvetle oynamak olduğunu, Kouassi’nin hazır olduktan sonra bu soruna bir nebze çözüm olacağını Kayserispor maçından önce söylemiştim. Daha uzun sürecek çözümüyse tabii ki daha çok birlikte oynamak ve daha çok çalışmaktı. Trabzonspor’un organizasyon kabiliyetinin geliştiğini söylemek için biraz erken ama bu maç özelinde futbolcuların olumlu sinyaller verdiğini söylemek mümkün.
Maçın adamı kesinlikle Dorukhan Toköz’dü. Hem sağ bek hem de stoper performansı oldukça etkileyiciydi. Bunun yanında Cornelius’un özellikle topsuz alandaki ve Djaniny’nin geniş alandaki etkili oyunu maçın Trabzonspor lehine sonuçlanmasının görünmeyen nedenleri arasındaydı.
Buna karşılık son 3-4 haftadır Edin Visča’nın düştüğünü gözlemlemek mümkün. Bunun sebebi, mental veya fiziksel olabilir. Belki de ilk geldiğinde ortaya koyduğu olağanüstü performans, çıtayı başka bir yere çıkarmıştır. Sonuçta o da 10 yıl oynadığı bir kulüpten, şampiyon olacak bir takıma transfer oldu. Söylemesi bile zor, kolay değil.
Yusuf Erdoğan’ın bu pozisyon bilgisi eksikliğiyle Trabzonspor’da yedek bile olması zor. Sezon başında ciddi bir dönüşüm yaşamak zorunda. Yine de maçın son dakikalarında Djaniny’ye verdiği pas mükemmeldi. Djaniny de kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda çok eksik. Eğer kaleciyi geçebilecek bir pozisyondaysa şut tercihi çok kötü oluyor. Bir pozisyonu çalım atmaya çalışırken bir pozisyonu da kötü vuruş tercihiyle harcadı. Bu küçük detaylar, golü getirir. Gol de bambaşka bir momentumu.