Altay, Mustafa Denizli yönetiminde ilk haftalara iyi bir başlangıç yapmasına rağmen haftalar geçtikçe formunu koruyamaması nedeniyle hızlı bir düşüş yaşadı.
Sizleri verilere boğarak bir değerlendirme yapmak istiyorum. Aslında Oyunu Anlamak, her zaman veriler ışığında hareket ederken burada bir idarî hatalar silsilesi olduğundan rakamları sıralamaya ihtiyaç duymuyorum.
Altay, teker teker bakıldığında kaliteli futbolculara sahip. İzmir, bu anlamda tam bir futbol şehri ve alt yapı olanakları fena değil. Kâzımcan Karataş, bunun en son ve belki de en güzel örneği olacak.
Bütün mesele Altay’ın o 15 dakikalık “muhteşem” oyununu nispeten kaliteli oyuncularla 30-40-50 dakikalara çıkarabilmesindeydi. Altay, on biri oldukça yaşlı ama dinamik oyunculardan kurulu. Eğer Altay, temposunu ayarlayabilme yoluna gitseydi her şey en azından bu sezonluk tolere edilebilirdi. Mustafa Denizli’nin düşüncesi, ilk golü atıp skoru almaktı. Ki Altay, öne geçtiği maçlarda kolay kolay kaybetmiyor. Fatih Terim’in momentumu almak, momentumu yakalamak ile kast ettiği şey bu.
Ancak şükürler olsun ki futbol, çok değişti ve modern futbolda momentum ve kırılma ânı gibi kavramlar geçer akçe değil. Altay’ın kontra ataktan bulduğu gol sayısı yalnızca 2. Ligimizin kontra atağa çıkma problemi var ama bu şablonda oynayacak bir takımın daha fazla kontra ataktan gol bulması gerek.
Ayrıca Altay, ligimizin birçok ofansif (?) takımına karşı iyi savunma yapabilecek kabiliyete sahip. Madem düşünce momentumu yakalamak, o hâlde neden duran toplar önemli bir silah olarak kullanılmıyor? Altay’ın duran top kullanmada da duran top savunmada da ciddi eksikleri vardı.
Sonuç olarak eğer idarî sükûneti sağlayamazsanız, futbolcu maaşla
Umarım maçı dikkatli izlemişsinizdir ve oynanan oyunu da sevmişsinizdir. Çünkü seneye Trabzonspor’un oynayacağı oyun, üç aşağı beş yukarı böyle olacak.
Abdullah Avcı’nın şöyle bir tezi var. Bizim oyuncularımız uzun lig maratonunu kaldıracak kadar bile tempo yapamıyorlar. Üstelik oyuncularımızın büyük bir kısmının konsantrasyon problemi var. Takım olarak savunma yapma konusunda oldukça kötüyüz. Eğer lig maçlarında topa sahip olursam hem sınırlı enerjimi doğru kullanmış hem de rakibi daha kolay çözülebilir hâle getiririm.
Elbette bazı takımların oyun planı tamamen bu oyunu bozmaya yönelik. Bu, onların bir taktiği değil oyun oynayışları bu şekilde. Eğer rakip merkezi savunmaya çalışmayıp sahaya yayılarak oynamayı, takım boyunu genişletmeyi tercih ediyorsa Trabzonspor’un pas oyununu oynaması imkânsız. İkinci yarıda 1-1’lik beraberlikle tamamlanan Giresunspor maçında böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmıştık. Hatta Trabzonspor’un ilk mağlubiyetini almasının sebeplerinden bir tanesi de yine bu control-possesion oyununda ısrar olmuştu. Dolayısıyla bugün Altay maçında gördüğümüz senaryo, oyun planlarından yalnızca biridir. Trabzonspor, bu oyunu mesela Gaziantep, Konya, Alanya gibi takımlara karşı oynayabilir. İç sahada kendinden daha az güçlü Avrupa takımlarına karşı maç boyunca böyle bir oyun planını deneyebilir. Bütün bunları zamanı geldiğinde elbette konuşacağız.
Serkan ve Ismail, gerek olgunluk gerek oyun bilgisi gerekse performans anlamında Trabzonspor kariyerlerindeki en olgun maçı çıkaracaklardı ki Serkan’ın erken sakatlığı bütün planları alt-üst etti. Trabzonspor, iyi hazırlandığı maçlarda bu şanssızlığı hep yaşıyor. Bunun en büyük sebebi, sakatlıklardı. Ki bu sakatlıklar olmasa Trabzonspor çoktan topa sahip olma oyununu oturtmuş olacaktı. Altay maçında izlediğimiz baskın oyun, çeşitli sebeplerle dilenemeyen, geç kalmış bir özür gibiydi. Tabii bu sakatlıkların sebebinin de kadronun genç ama 11 seviyesindeki oyuncuların yaşlı olmasıdır. Bu baskın oyun, 30 yaş altı oyuncuları talep ediyor. Dolayısıyla Trabzonspor, Türk futbolunda bu tür yapılanmaların ancak genç oyuncularla ve kadro istikrarıyla mümkün olacağını gösterdi. Çünkü belirli tekrarlar var ve bu tekrarların en az 40 maçı çıkarabilecek futbolcularla yapılması gerekiyor.
Visča’nın sert düşüşü devam ediyor. Visča, lige de çok iyi başlangıç yapamamıştı. Emre Belözoğlu geldikten sonra kendini biraz toparlayabilmişti. Tabii o da 10 yıl futbol oynadığı kulüpten, 10 yıldır yaşadığı şehirden ayrıldı. Trabzon’da yeni bir düzen kurmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu oyunu hâlâ insanlar oynuyor ve yoğun geçen bir sezonun ardından bunlara anlayış göstermek gerek. Visča, Süper Lig seviyesinde iyi bir futbolcuydu ama artık 32 yaşında. Bundan sonra performansı elbette düşmeye başlayacaktır.
Bu maç özelinde en büyük sürpriz beklerin iyi performansı oldu. Keşke Serkan sakatlanmasaydı da İsmail ve Serkan’ın olgun oyununu biraz daha izleyebilseydik. İsmail’in takımda çok özel bir yeri var. Seneye de Trabzonspor’da devam edecektir. Ancak süre alıp alamayacağı konusunda bu maç belirleyici olacakti ki veriler, İsmail’in iyi bir maç çıkardığını söylüyor.
Maç üzerine detaylı bir analiz yapmak mümkün değil. Bu oyuna bakarak filozofi yorumlar yapanlara da itibar etmeyin. Bu maç sadece bir şeylerin önizlemesiydi ve ne olacağını, bu oyunun nereye evrileceğini zaman gösterecek..