Katar 2022, oyuncu performansları açısından muhteşemdi çünkü oyuncuların tam da form tutmaya başladığı dönemde düzenlenmişti. Ancak liglerin bölünmesi ve sıkışık takvim, oyuncu performanslarını kötü etkilemişti. Dolayısıyla kış mevsiminde oynanan turnuva hiç de parlak bir fikir değildi.
Katar 2022’yi organizasyon olarak beğenen arkadaşlara şu soruyu sormak isterim: Turnuvada nasıl bir organizasyon gördünüz? Eğer boş kalan tribünlere futbolla ve futbol kültürüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan adamlarla doldurmak organizasyonsa haklısınız, ne diyeyim.
Ben değerli biriysem değerli birinin değerine değer katabilir veya değersiz birini değerliymiş gibi gösterebilirim. Benim değerimse ürettiklerimden gelir. Ben değer ithal etmeye çalışıyorsam bu durum, zamanla hem beni hem de ithal ettiğim değeri değersizleştirecektir.
Dün Çin’in, bugünse Arapların yaptığı budur. Adamların futbolda gözünün hiç olmadığı, futbolu reklam için kullandığı da iddia edilebilir. Hatırlarsanız Putin de futbolu ülkesinin reklamı olarak gördüğünü söylemişti. Bu yola bugün adını duyurmak isteyen iş adamları ile yükselmek ve prestij elde etmek isteyen aileler de başvuruyor. Ancak burada durum biraz daha farklı. Araplar futbolla birlikte ideolojilerini de pazarlıyorlar ve bu karşıdevrimci ideolojinin karşısına güya modern değerleri temsil eden Amerika sermayesi dikiliyor. Gerek Arapların gerekse Amerikanların pazarladığı bu yüzeysel -Bu çağın yüzeyselliği bir Amerikan toplumu hatasıdır- siyasal islam ve siyasal modernizm kitleleştirilmiş toplumun gazını almaya yetiyor.
Öyle ki aynı düşüncenin eli kalem tutan aydınları, kendi tarafıyla ilgili herhangi bir olumsuz durumlarla karşılaştığında ya komplo teorilerine sarılıyor ya da daha da hırçınlaşıyor. Hiçbir konuda uzlaşamayan Doğu, konu Batı olunca tek bir düşünce etrafında birleşebiliyor. Bunu gören üst yapı da “birlik ve bütünlüğü” sağlamak adına ilk fırsatta Batı düşmanlığını kullanmaktan çekinmiyor. Alt yapının gittikçe fakirleşip üst yapının zenginleştiği bu ülkelerde halkın da yukarıda bahsedildiği şekildeki bir mekanik dayanışmada birleşmekten başka yolu kalmıyor.
Çünkü şöyle bir şey düşünün: Devletiniz (güya) büyük işler yapmak için sürekli cebinizden alıyor ve bunun karşılığında hiçbir şey elde etmediğiniz gibi daha çok fakirleşiyorsunuz. Siz fakirleştikçe de rant alan birileri daha çok kazanıyor. Böyle bir halk nasıl huzur içinde yaşar?
Aynı insanların Yaser Arafat’ı unutturmak istercesine HAMAS’ı övdüğünü ve güya HAMAS’ı vicdanlarda aklamaya çalıştığını görürsünüz. Çünkü Doğu toplumu, tedavi olmayı reddeden bir hasta gibi kendi bahaneleri ve korkaklığına sığınmayı tercih ediyor. Korkarım ki bugün olan da bir yükselişin değil yeni bir çöküşün ayak sesleridir.
Bu neye yarar veya neye sebep olur? Batı toplumuna ve değerlerine karşı başlatılan bu red kampanyası Donki Şot’u andırıyor. Çünkü Yunan medeniyetin ardılı olan anlayış Batı Avrupa’da yer bulamazsa Kuzey Avrupa’da, Kuzey Avrupa’da yer bulamazsa bir yerde kendine muhakkak yer bulacaktır. Önemli olan bu anlayışın NATO adı altında Amerika’nın kontrolü altında olup olmadığıdır. Arapların para saçmak üzerine kurulu politikaları bir yerde patlayacak ve sonunda tek kutuplu dünyanın kendini tasdik ettiği bir sonuca varacaktır.
Amerikanların futbola dair yapılanması üst yapıda 2010’larda kendini göstermeye başladı. Bugün 2020’lerde henüz çok üst düzey futbolcular yetiştiremeseler de iyi antrenörler de yetiştirmeye başladıklarını görüyoruz. Üstelik onların Batı Avrupa’da gelişen futbola eklemlenmeleri çok daha kolay. Dolayısıyla Amerikanların futbolda kalıcı olacağını öngörmek işten bile değil.
Bireysel olarak ne yapabiliriz? Paraya bu kadar tapmayabiliriz mesela. Parayı tek güç olarak kabul etmeyebiliriz. Futbolcuların değil kendi ilimizin, semtimizin, mahallemizin takımını tutup kendi aramızda sporu sevmeyi sağlayabilir ve sporu anlamaya çalışabiliriz. Hep kazananın, çok kazananın, göz önünde olanın maçını televizyondan izlemek yerine semtimizin takımını tribünden takip edebiliriz.
Manchester City’nin yılda 60 milyon euro kâr açıklayabilmesi için dünyanın bir tarafını üretmemeye ikna etmesi gerekiyor.