Hatayspor; sağlam kadro yapılanması, iyi teknik direktör seçimi ve yetiştirmesi, oynattığı oyunculara değer katması ve en önemlisi oyuncu seçerken jeopolitik konumunun avantajını kullanması açısından takdire şayan işler yapıyor. 

Sportif başarı, oldukça göreceli bir kavram. Ligimizde gerek bir dönem doğru yapılanmasıyla gerek maddî imkânlarla gerek siyasî desteklerle önemli başarılar edinmiş taşra takımlarının örnekleri çok fazla. Yakın tarihte Türkiye Kupası ve Süper Kupa’yı müzesine götürmüş Akhisar, bunun belki de en bariz örneği. Mr. Manager‘den bu kulüplerin yükseliş ve batış hikâyelerini takip edebilirsiniz.

Hatayspor lige çıktığında “Avrupa kupalarında olacağız” veya “hedefimiz kısa sürede şampiyonluk” gibi söylemlerde bulunmadı. 2020-2021 sezonunun özellikle ilk yarısında oynadıkları oyun, göz doldursa da pozitif futbollarını ligin sonuna kadar sürdüremediler. Oyun içerisinde yaşadıkları git-geller, müsabaka bazında da görüldü ve ligin ilerleyen bölümlerinde çok farklı galibiyetler ya da mağlubiyetler alabildiler. 

Bu sene başında özellikle Boupendza ve Akintola’nın yanında Popov, Katranis ve Ryan Aabid’in takımdan ayrılması Hatayspor omurgasının değişmesine sebep oldu. Takımda tecrübeli futbolcularla belirli bir potansiyele sahip genç oyuncuların kaynaştırılması hedeflense de enerjisini sezon içerisinde yaymakta zorlanan Hatayspor, ligin ortalarına gelindiğinde ciddi bir tempo kaybı yaşamaya başladı. Ömer Erdoğan buna oyuncular ve formasyon üzerinde çeşitli denemeler yaparak çözüm bulmaya çalışsa da bu hamle takımın kötü gidişatı değiştirmedi. Üstüne gelen Afrika Kupası, takımı en iyi oyuncularından mahrum bıraktı. 

Genel istatistiklere baktığımızda Hatayspor, ligde bulunduğu konumla doğru orantılı olarak orta sıralarda bulunuyor. Hatayspor’un şu anki başarısını yakalamasına neden olan ve takımın üst sıralara çıkmasına engel olan birtakım veriler var. Eğer Hatayspor, bu verileri yukarıya çıkarabilirse ligin iddialı takımlarından biri olabilir. Bunun en birinci şartı kesinlikle ekonomik yönden de kulübü zora sokmayarak kadro istikrarını sağlayabilmek. Oyuncu satışları bu dönemde Hatayspor için ciddi bir gelir kapısı olmaya devam edecektir. 

Ömer Erdoğan da İlhan Palut da Hatayspor camiasının Türk futboluna kazandırdığı teknik adamlar. Bu iki değerli ve geleceği parlak teknik adamın Hatay’dan çıkması, bize Hatay şehrinin sosyolojisinin bir futbol kulübünü ayakta tutacak kadar ileri olduğunu ve sporcu yetiştirmeye hazır olduğunu göstermektedir. 

Ömer Erdoğan, şimdiye kadar oyunun daha çok fizik kondisyon yönüne ağırlık bir görüngü içerisinde. İlerleyen yıllarda kendisinin 3-5-2’yi, 5-4-1’i veya 3-4-3’ü denemeye çalıştığını daha çok kullandığını görebiliriz. Elindeki imkânların kısıtlı olmasına rağmen o, bundan şikâyet etmiyor ve takımını yarışın içinde tutabilmek için mücadele veriyor. Buna karşılık yolun henüz çok başında ve öğrenmeye de açık. 

Hatayspor, topla oynamayı seven bir takım değil. 48.4 topla oynamayla bu alanda ligin 13. sırasında yer alıyor. Daha çok rakibi 1. bölgede derin alan savunmasıyla karşılamayı tercih ediyorlar. 3. bölgede hemen hiç pres yapmıyorlar ve orta saha dirençleri de çok zayıf. Hızlı kanat futbolcularına sahip olduklarından kanatlardan rakibi eksik yakalamak temel planları. Saba, bu açıdan çok makul bir transferdi. 

Bununla birlikte Hatayspor %79.1 isabetli pas ortalamasıyla bu alanda 12. sırada yer alıyor. Tabii bunun en önemli nedenlerinden biri Hatayspor’un fazlaca uzun top denemesi. Maç başı 64 uzun top denemesiyle Sivasspor’un ardından ikinci sırada. 

Hatayspor, organizasyon kabiliyeti sınırlı bir ekip olmasına rağmen Süper Lig şartlarına göre 19 orta rakamıyla çok da fazla ortaya başvurduğu söylenemez. Çözüm üretemedikleri, oyunu sete yıkmak zorunda olduklarında mecburen orta yapmak zorunda kalıyorlar. İçeride Diouf gibi bir santrforun olduğu da düşünülürse bu çok da mantıksız değil. 

Hatayspor, 10.7 şut ve 4.1 isabetli şut ortalamasıyla ligde 16. sırada yer alıyor. Bu, defansif oyun kültürünün yanı sıra organizasyon kabiliyeti ile de ilgili. Eğer Hatayspor, daha dikine ve hızlı oynayabilirse ligde çok daha iyi bir konuma gelebilir. Tabii her şey imkânlarla ilgili. 

Dikkat çeken bir diğer istatikse adam geçme. Hatayspor’un ana hücum planının kanatlardan hızlı çıkmak olduğunu söylemiştik. Bununla birlikte Hatayspor 8.3 adam geçmeyle bu alanda ligte 15. sırada. Birinci Adana Demirspor ile 2.6 puanlık bir fark var ama günümüz futbolunda gol öncesi kuvvetli bir hareketin -sprint, bir bilek hareketiyle birkaç kişiyi ekarte etme gibi- ne kadar önemli olduğunu göz önüne alırsak Adana Demirspor’un neden Hatayspor’dan 3 puan daha önde olduğunu açıklayabiliriz. 

Her Türk takımı gibi Hatayspor’un da savunma yapmayı öğrenmesi gerek. 15.8 top çalma ve 10.8 top kesme ile ligin orta sıralarındaki yerini koruyor Ömer Erdoğan’ın öğrencileri. Top çalma istatistiğinde maksimum rakamın 18, top kesmede ise 12.7 olduğunu göz önüne aldığımızda Hatayspor’un bu alanda da verilerini yükseltmesi çok zor değil. 

Hatayspor, maç başı 11.6 faul ortlamasıyla lig ortalamasının altında olmasına rağmen bu faullerde sportmenliğe aykırı hareket hayli fazla. Bunun futbolcuların kötü niyetinden değil hamle zamanlamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Hatayspor, kadrosunda özel akademilerden çıkmış futbolcular değil yerel yıldızları bulunduruyor. Bu da tabii ki teknik konularda bazı sıkıntılara neden olabiliyor. Özellikle çok koşmasına ve mücadele etmesine, hatta tam Ömer Erdoğan’ın istediği gibi oyunu çift yönlü oynamasına rağmen Mehdi Boudjema’da bu eksiklik fazlasıyla göze batıyor. 

   Verilerden de anlaşıldığı üzere kimi otoritelerin dediği gibi Hatayspor muhteşem ya da çok kötü bir futbol oynamıyor. Bazı doğru işler yapılınca yakalanacak istatistiklere sahipler ve görece iyi konumları, lig ortalamasının düşük olmasıyla ilgili. Bu istatistiklerde küçük bir oynama, Hatayspor’u Avrupa’ya götürebilirken aksi yönde bir oynama küme düşmemeye oynamasına sebep olabilir.

Trabzonspor’un önündeki kupa maçını düşündüğümüzde maça rötasyon yaparak çıkacağını tahmin edebiliyorduk. Sağ bek Serkan, sol bek İsmail, sağ kanat Yusuf, sol kanat Kouassi ve merkez orta saha Murat Cem Akpınar bu maçtaki sürprizlerdi. 

Trabzonspor da Hatayspor da komplike oyun planlarıyla karşımıza çıkmadı. İlk maçta fena bir taktiksel savaş izlememiştik ama iki takımın da ligdeki durumu, bu maçta buna engel oldu. Trabzonspor’un ölçmeye çalıştığı ilk şey, yedek oyuncuların 11 performansıydı.

Djaniny’in sık sık kanatlara deplase olduğu maçta Trabzonspor, Yusuf Erdoğan ve merkez orta sahalarının savunma arkası koşularıyla gol bulmaya çalıştı. Yusuf’un aldığı topları doğru değerlendirememesi, merkez orta sahaların destek yetersizlikleri ve fizik kondisyon gibi sorunlar, planın başarılı olmasını engelledi. 

Ismail- Hugo- Ahmetcan triosuyla kıza paslarla birinci bölgenin son bölgelerinden uzun toplarla oyun kurmaya çalışan Trabzonspor’da ilk bölümde bölgeler arası bağlantı hataları ve özellikle Serkan Asan’ın ve İsmail Köybaşı’nın pozisyon bilgisi eksikliği can sıktı. İlk 20-25 dakikalık bölümde konsantrasyon kaybı ve futbolcuların birbiriyle fazla oynamamasından kaynaklı hatalara şahit olduk. Bu bölümde özellikle 4. ve 5. dakikalarda art arda gelen iki Hatay atağı mevcut 11’le maçın Trabzonspor adına sıkıntılı geçeceğinin işaretlerini veriyordu. 

Trabzonspor’un merkezden hücum edememesi, oyunun kanatlara yönelmesine sebep oluyordu ancak ne bekler ne de kanat oyuncuları oyun içerisinde hiçbir umut vermiyordu. 

Trabzonspor, ağırlıklı olarak sağ taraftan hücum etmeyi tercih ederken 30. dakikada gelen Kouassi ve Yusuf Erdoğan’ın yer değiştirme hamlesi, oyuna biraz hareket getirdi ancak yeterli olmadı. Bu bölümde zaman zaman Trabzonspor’un özellikle topa sahip olmada üstün, alan açmada etkili olduğunu görsek de final pasları hataları ve anlık konsantrasyon kayıpları skorun alınmasının önündeki engeldi. 

İkinci yarıya Abdullah Avcı’nın 3 değişiklikle birden başlaması beni şaşırtmadı. Değişiklikleri yapmamış olsaydı da şaşırmazdım. Sonuçta herkes bu oyuncu grubunun ilk 11 seviyesindeki oyunu oynayamayacağını biliyordu. İlk 11’in bile eksikleri hayli fazlayken yedek oyuncuların hataları tabii ki olacaktı. Sonuçta Abdullah Avcı da onlara biraz daha süre verebilirdi. Bu oyuncuların skoru alamayacağını düşünmüş olabilir ki sonuna kadar haklı. 

İkinci bir ihtimal hafta arası kupada oynayacak oyuncuları da soğutmamak olabilir. Sonuçta teknik direktör kendisidir ve bunda da yanlış bir şey yoktur. 

Tabii ki Visča, Cornelius, Abdülkadir Ömür değişikleriyle ikinci yarıya hızlı başlayan Trabzonspor oldu. Hatayspor’un geriden oyun kurulumu sırasında presi doğru yönlendiren Cornelius, Hatayspor savunmasını hataya zorladı. Burada özellikle Berat’ın sahipsiz topu kazanıp dikine Djaniny’in önüne oynaması önemliydi. Daha önceleri Trabzonspor, önde baskıya gittiğinde Berat hep olması gereken yerin arkasında kalıyordu. Berat’ın bu maçta performansını yükselten motive olması değil. O, belli ki daha yedek kaldığı ilk dönemde kendisini motive edebilmiş ve hataları üzerine çalışmıştı. Şimdi teknik özellikleri yanında oyunu aklıyla oynayan bir Berat Özdemir var. 

Oyunun bundan sonraki bölümü Trabzonspor’un 2’yi bulmak için rakibinin hatasını kolladığı, Hatayspor’un ise en azından 1 puan alabilmek için kenar ortalarıyla etkili pozisyonlar yaratması şeklinde gelişti. 

Topu ileride tutması için oyuna alınan Nwakaeme, beklenilen performansından uzaktı. Dorukhan- Berat değişikliğiyle 4-2-3-1’e dönen Trabzonspor’da amaç, bire birlerde etkisiz kalan Serkan Asan’ın olduğu tarafın direncini artırabilmekti. 

Trabzonspor’un son saniyede yediği gol, elbette skoru koruma konusunda hâlâ eksiklerin olduğunu gösteriyor. Evet, artık Trabzonspor’un özellikle böyle bir kadroyla kalan maçlarını ısırarak oynaması neredeyse imkânsız ama en iyi idman da maç oynamaktır. Trabzonspor’un bu sene oynadığı en iyi futbol bile bırakın Şampiyonlar Ligi’ni Championship’ten bir takıma karşı dahi rakip olamaz. Trabzonspor’un daha başarması gereken, şampiyonluğunu anlamlı kılması adına yapacağı çok şey var. Bu yüzden kalan maçlarını da çok büyük bir ciddiyetle oynaması gerekiyor.

Trabzonspor oyununun bu dönem duraklamaya girdiğini söyleyebiliriz. Veriler, bir düşüş olduğunu göstermiyor. Sene başından beri her maç başka bir oyuncunun sahneye çıkmasıyla, her maç başka bir taktikle şampiyon olundu. Dolayısıyla bugüne kadar sakatlık ve covid problemleri sebebiyle bir oyun, güçlü hâle getirilemedi. Artık bu dönemler, olgunlaşan bir oyunun bütün güzelliklerini sunmasıdır. Artık şampiyon da olununca genel performansta ister istemez bir düşüş yaşanıyor. 

Trabzonspor adına maçın adamı Berat Özdemir’di. Berat Özdemir ile ilgili düşüncelerimi daha önce paylaşmıştım. Berat, oyunda kaldığı 84 dakikada 80 Dakika

1 asist yapıp, 41 isabetli pas (%89.1) attı. Bu paslardan 2’si kilit pas olarak değerlendirilirken attığı 7 uzun topun 6’sında başarı sağladı. Berat Özdemir’in defansif verileri de hiç fena değildi. Girdiği 5 ikili mücadelenin 3’ünü kazanan Berat 5 Pas arası yaptı. 2 top çalma ile mücadeleyi tamamlarken 8.4 reyting ile Trabzonspor adına sahanın en iyisiydi. 

Berat’ın ve bölgesinde oynayan diğer oyuncuların verilerini karşılaştırarak Berat’ın performansının yeterli olmadığını Trabzonspor’un ilk yarı oyunuyla ilgili yazdığım yazıda nedenleriyle birlikte anlatmıştım. Berat, Hatayspor maçında gösterdiği performansı devam ettirebilirse 6 numara için tek aday olur. Siopis, aslında tam çift yönlü bir sol iç oyuncusu. Dorukhan’ın da asıl mevkisinin sağ iç olduğunu söyleyebiliriz ama Berat, oyunu hem dikine hem de enine oynayabilecek bir oyuncu. Kendisi tam da 4-3-3’ün 6 numarası ve onu da değerli kılan bu. 

Eğer Belçika’da olsa 3-1-4-2’de şu an Brentford’a transferi konuşulan bir oyuncu olurdu Berat Özdemir. Sorun farklı olabilir. Futbolcuların da insan olduğunu, futbolun hâlâ insanlar tarafından oynandığını unutmamak gerek.

Ahmetcan’ın bu performansıyla Vitor Hugo’dan da Denswill’den de daha önde olduğunu düşünüyorum. Seneye Ahmetcan’ı elde tutmak Trabzonspor için zor olabilir. Oldukça soğukkanlı, oyun kurucu meziyetleri yüksek ve bunun yanında da geriye dönüşlerde ciddi bir sıkıntısı yaşamıyor. 

Yusuf, bildiğimiz Yusuf işte. Sorun, onun hep bildiğimiz Yusuf olarak kalması. Eğer sene başında kendini pozisyon bilgisi ve dayanıklılık anlamında geliştirmezse forma giymesi zora girer. 

Kouassi ise fizik olarak hâlâ hazır değil. Fizik olarak bir gün hazır olup olmayacağına sezon başında kendisi karar verecek. Kendisinden bu sene için fazla bir şey beklenildiğini düşünmüyorum. Bugün çok iyi bir performans sergilemesi zaten mümkün değildi.

Murat Cem ise tam Trabzonspor’un ihtiyacı olan bir futbolcu. Oyun zekâsı yüksek, oyunu çift yönlü oynayabiliyor. Tek eksiği ikili mücadeleler olarak görünüyor. Daha fazla ayakta kalabilirse seneye takımın önemli bir parçası olabilir. Sene sonuna kadar Abdullah Avcı’nın ona şans vereceğini düşünüyorum. Bu da onun kariyeri açısından belirleyici olacak. 

Her maç, özellikle kalecinin ön plana çıktığı bir oyunun çok iyi olduğu söylenemez. Yalnızca Trabzonspor, 1 günde bu durumlara gelmedi; her şey bir günde düzelmeyecek. Daha çok zamana ihtiyaç var. Hem lig hem de Trabzonspor adına.