Açıkçası bu saatten sonra Kuntz’un teknik direktörlüğünü savunacak hâlim yok. Hatırlarsanız Daum, Kuntz’a buraya gelmeden önce “Kendini ateşe atıyorsun” demişti.

Kuntz, yapılanma anlamında Türkiye’ye bir şey kattı mı? Gerek var mı diye soruyor musunuz? Bugüne kadar hangi millî takım antrenörü bir yapı oluşturmaya çalıştı? Oluşturduğu yapı, önemli kadrolara kendi adamlarını getirmekten ve o adamların sırf desinler diye yaptığı birkaç işten başka neydi?

Gerçekten insanın önüne bir dünya iş çıkarmaktan ibaret bürokrasimiz bize aman verdi mi ki bir şeyler yapalım?

Bürokrasiden başımızı kaldırsak 80 darbesinin zihnimizin en derinine işlemiş travmaları, gerilen Türkiye, polis-devlet ve nihâyetinde başkanlık sistemi elimze kelepçe, ayaklarımıza pranga vurmadı da ne yaptı o zaman?

Ülkemiz herhangi bir yapı üzerine bina değil ki yeniden yapılanmayı konuşabilelim. Temelinde pek çok ustalık hatası bulunan ancak 30 yılda inşa edilen berkitilmesi gereken binamıza ne kaçak kat çıkarken ne de üç kuruş daha fazla kazanacağım diye kolonlarını keserken yanlış bir iş yaptığımızı düşündük.

Bütün bunlar hiç olmamış gibi hâlâ adamcılık yapmaya devam ediyoruz. Böyle maçların taktiksel izahından çok sosyolojik izahı olur, anlamıyoruz.

Kabahati; teknik direktöre, as oyunculara, sonradan girenlere, tercihlere, teknik ekibe, Hamit Altıntop’a, TFF’ye buluyoruz ama kendimize bulmuyoruz.

Ben ne Hamit Altıntop’un ne de Kuntz’un vekiliyim. Ancak teknik direktör değişiminin ne millî takım ne de ülke futboluna katkısı olacağını düşünmüyorum. Bunu geçmiş tecrübelerime dayanarak söylüyorum.

Adı geçen teknik direktörlerin davranışları, kariyerleri, oyuna ve hayata bakış açıları zaten ortadayken sırf bizim adamımız millî takımda olsun diye başlatılan bu kampanya bize ancak zarar verir.

Pekiyi, bu durumda TFF, Hamit ve Kuntz sütten çıkmış ak kaşık mı? Tabii ki değil! Ama hatası en az olanı günah keçisi ilan etmek hiç âdil değil.

Bir kere TFF ve Hamit Altıntop, Kuntz’u millî takım antrenörlüğüne getirdiğinde bunu kamuoyuna anlatamamış ve kamuoyunu ikna edememiştir. Kuntz, kendini kamuoyuna kabullendirmek zorunda kalmış; bunda da birtakım problemler yaşanınca kamuoyu, Kuntz’a olan güvenini iyice kaybetmiştir.

Kaybederse yerine başka hoca bakılır anlayışındaki bir TFF yönetimi, gerçekten ulusal takımının başarısını mı istiyordur yoksa bir an evvel kendi adamlarını bir yere getirmeyi mi?

Millî takımda kadrolar, koltukla kuruluyor. Türkiye’de spor çok kirli. Bu düzenin bir parçası olmayın…