Fatih Altaylı’yı CİNER Medya’ya transfer olduğundan beri eski etkinlik alanını kaybetmiş gibi görüyordum. Uzun zamandır bir köşeye çekilmiş gibi göründüğünden sebep, Youtube’a girişi pek bir gündem oldu Altaylı’nın.

Altaylı’nın bu ülkenin kalburüstü gazetecilerinden biri olduğu gerçek ancak beni Youtube’a girişi hiç mi hiç ilgilendirmedi Altaylı’nın. Çünkü ben, Fatih Altaylı’nın olmadığı gibi hiç kimsenin fanı değilim. İlgimi çeken bir içerik olursa izlerim. İzlemesem de çok şey kaybetmem.

Her şeye rağmen bireyleri, güçlü kurumların ayakta tutması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde bireyler, kurumları ayakta tutmsya çalışıyor. Çünkü kurumsallaşma nâmına hiçbir şey olmadığı gibi bunun olmaması için de ellerinden geleni yapıyorlar. Kendileri bilir.

Dijitalde ise işler daha farklı olabilir. Flu TV, sosyal medyada kurumsallaşmanın temellerini erkenden attı. Medyascope, hepsinden çok daha önce kurumsallaştı ancak Medyascope ekibinin yaş ortalamasının yüksek olduğunu, bu yüzden de ciddi bir sunum problemi yaşadıklarını düşünüyorum. Flu TV de Medyascope da bünyelerinde çalıştırdıklarıyla bir ekonomi yaratmayı da başarmış durumda…

Babala’nın ve Oğuzhan Uğur’un bugünkü konumu ise zorunluluktan ortaya çıkmış bir şey. Onun apayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak Babala’nın da arkasında bir ekip olduğu malum…

Bir dönem İrfan Değirmenci ve Fatih Portakal, hâlen Nevşin Mengü ve aslında bu tartışmayı alevlendiren Bahar Feyzan da Youtube’da içerik üreterek geçimlerini sağlıyorlar.

Bahar Feyzan, köşe yazısında birçok gazetecinin Youtube’da içerik ürettiğini hatırlatarak “Bir ben, bir sen, bir de Babala” tavrının hoş olmadığını, Fatih Altaylı’nın geleneksel medyanın alışkanlıklarını dijitale taşımasından bahsetmiş.

Öncelikle eskiden gazetelerde olan köşe yazılarındaki atışmaların bugün blog kültürüne taşınmış olması çok hoş. Bahar Feyzan’ı yerden göğe kadar haklı buluyorum ancak bu sosyal medya, ne yazık ki kaliteli içerik üretenin değil ünlü olanın ünlü olmayanı ezerek para kazandığı bir yer.

Yani bugün sosyal medyadan para kazanmak istiyorsanız şöhrete ve iyi bir sermayeye ihtiyacınız var. Yoksa zaten tanınmayan birinin hiç tanınmaması için yazılmış algoritma duvarını delmeniz çok zor.

Dolayısıyla benim Bahar Feyzan’a rakip olmam mümkün olmadığı gibi Bahar Feyzan’ın da Fatih Altaylı’ya rakip olması düşünülemez. Bahar Feyzan da Fatih Altaylı da bunu çok iyi biliyor. Tek fark Fatih Altaylı, bu avantajı sonuna kadar kullanırken Bahar Feyzan da dezavantajlı durumundan yakınıyor.

Bahar Feyzan da tıpkı benim gibi buraların çok âdil olacağını düşünürken bugün hayal kırıklığına uğrayanlardan.

Bir zamanlar sanatçılar, Youtube yüzünden albümlerimiz satmıyor diye isyan ederken yoksa bugün neden hâlinden gayet memnun dersiniz?

Sorun, Youtube’ın daha fazla reklam geliri elde etmek adına pastayı büyük kanallar arasında paylaştırmasıyla başlıyor.

Bir tek Fatih Altaylı’nın gelmesiyle Youtube, gelenekselleşmez. Fatih Altaylı’yı, Youtube’a çeken, Youtube’un gelenekselleşmesi. Bu yüzden özellikle ülkemizde reklam geliri düşüklüğü ve adaletsizliği sebebiyle alternatif platformlar aranıyor.

Bahar Feyzan’ın da Fatih Altaylı’nın da ıskaladığı bu!

“Sosyal Medya Çağı Sona Mı Eriyor” başlıklı yazıma linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.